Sümerbank!
Sümerbank!
Cumhuriyet devrimlerinden ‘Devletçilik’ ilkesi güzel ülkemizde birçok yatırımlar yaptı. Bugünkü durumda bu işler, Yap-İşlet-Devret modeli ile yapılıyor. Devlet yatırımları halen devam ediyor, fakat bu yatırımların birçoğu üretim modeli değil hizmet modeli. Yani; yol, köprü, hastane, otoyol gibi.
Üretime dayalı olanlarda ürün üretimi değil, enerji üretimine dayalı. Akkuyu Nükleer Santrali, HES’ler gibi. Bu hizmetler hiç azımsanmayacak kadar büyük ve güzeller.
Türkiye Cumhuriyeti, Devletçilik ilkesini 1970’lerin sonuna doğru yavaş yavaş terk etmeye başladı. 80’lerde hız hazandı, neredeyse 90 bitti…
2000’ler artık Devletçilik ilkesi sadece hizmet sektöründe yapılmaya devam etti.
Bugünkü geldiğimiz noktada özel sermayeye teşvik ve krediler verilerek, üretime dayalı model, devam ettiriliyor. Fakat günümüzdeki; ticaret savaşları, dolar kurları, bent petrol, kredi faizleri gibi ana unsurlar ticarete büyük engel çekiyor ve yatırımlar neredeyse duruyor.
‘Devletçilik’ ilkesi ilk zamanlar ‘Komünizm’ modeli olarak anlaşılıp korkulsa da işin aslının öyle olmadığını şimdi şimdi anlıyoruz. Bu korku, yatırımlara ‘Komünizm belası’ bile dedirtti.
İşte tam burada Yerli ve Milli konusuna da yeniden değinmek istiyorum. Devletçilik ilkesi Yerli ve Milli üretime dayalı bir düşünce miydi? –Evet
Ürün üretimine dayalı modeli, Komünizm ’den korkulduğu için mi terkedildi? –Evet
Vahşi kapitalizmin eline bile bile düştük diye rahatça söyleyebiliriz.
Gerçekten üretimle alakalı güzel işler yapılacaksa Sümerbank’ı örnek vermek istiyorum.
Aslen Ereğlili olmam nedeniyle ve Konya’daki tek Sümerbank’ın da Ereğli’de olmasından dolayı kısa tarihini anlatmak istiyorum.
1937 yılında bizzat Mustafa Kemal Atatürk tarafından Sümerbank fabrikası kuruldu. Adana’dan gelen pamuklar, bu fabrikada gelerek takım elbise halinde satışa sunulmaya hazır hale getirildi. Bunun yanında, ip, kumaş, battaniye gibi üretimler de yapılıyordu. Rahmetli dayım, bu fabrikanın dikim atölyesi işletmecisi olduğu için de buranın işleyişini bana çok anlatmıştı. Dayımın anlattığı durumu en kısa şekilde özetlemek gerekirse, “Elektrikler gitse de bir 5 dakika dinlensek” diyordu. Yani fabrika tabir-i caizse harıl harıl çalışıyor ve yaklaşık 10 bin kişiye istihdam veriyor.
Evimizde halen kenarında Sümerbank yazan kumaşlar, basmalar var. Dayımın evinde bulunan Sümerbank’ın kumaşa yaptırdığı takvimlere halen hayranlıkla bakarım. Türkiye’de değişik illerde olan bu fabrikaların Ereğli’dekinde; asker, polis, imam cübbesi, memur takım elbisesi ve kamuya ait tüm ihtiyaçlar dokunup, dikiliyordu.
Peki ne oldu bu fabrikaya?
Eski Sümerbank, Mesut Yılmaz’ın Başbakanlığı dönemi 1997 yılında Albayrak Grubu tarafından satın alındı. Ereğli Entegre Tekstil Fabrikası, oldu ve grup bünyesine katıldıktan sonra modernize edilen tesisler; iplik fabrikası, dokuma fabrikası, boya fabrikası, baskı fabrikası, konfeksiyon fabrikası ve dikiş ipliği fabrikası olarak bir süre çalıştı. Sonra sadece boya, dokuma ve dikim bölümleri ile devam etti. Sonra sadece boyama ve dikim. Sonra dikim, şimdi çalışmıyor. Yaklaşık 10 yıldır çalışmıyor. 10 yıldır hiç üretmiyor, hiç istihdam sağlamıyor. Kaderine terk edilmiş, arazisinin paylaşılması bekleniyor.
Şimdi adam gibi kumaş üreten bir fabrikamız yok. Kumaş, iplik, basma yapan fabrikamız yok.
Bugün işsizliğin artmasının nedenini faizlere bağlıyoruz, enflasyona bakıyoruz, dövize bağlıyoruz.
Dönüp arkamıza; yıktıklarımıza, dağıttıklarımıza, yanlışlarımıza hiç bakmıyoruz.
Sanki önümüzdeki günlerde faizler azalacakmış da işçi alımını, istihdamı, üretimi artıracağımızda medet umuyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.