Servet R. Çolak

Servet R. Çolak

Kime güveneceğiz?

Kime güveneceğiz?

Kime güveneceğiz?

Tarım ve Orman Bakanlığı, geçtiğimiz gün taklit, tağşiş veya ilaç etken maddesi tespit edilen toplam 229 firmaya ait 386 parti ürünü kamuoyuyla paylaştı. Yani halk dilinde “hileli gıda üreten firmalar” bunlar.

Bakanlığın yayınladığı listeye baktım inceledim. Listede ağırlıklı olarak; Bursa, Kayseri, İzmir, İstanbul gibi önemli üretim merkezleri var. Hileli gıdaların yapıldığı illerin bir çoğu da büyükşehirlerde bulunuyor. Konya’da 7 firmanın ürettiği 18 üründe hileli gıda olarak yayınlandı.

İlginç bir detay da 2012 yılından bu yana bin 443 firmaya ait 3 bin 202 parti ürün ilan edildi. Bakanlık yılda en az iki olmak üzere hileli gıdaları piyasalara süren bu firmaları, sahiplerinin isimleriyle birlikte yayınlıyor.  Bakanlık, aynı zamanda hileli gıda üreten firmalara yaptırımların ağırlaştırılması için çalışmalar yürüttüğünü ve konunun TBMM’ye taşınıp kanunla destekleneceğini duyurdu.

Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli konu ile alakalı yaptığı açıklamada, "Benim gönlüm hapis cezasını ister. Bu hapis cezası veya ticaretten men olabilir." dedi.

İnşallah çalışmalar hızlıca yapılır, TBMM de konunun önemini kavrayıp hızlıca bu konudaki kanunları değiştirir. Tüm içtenliğimiz bu yönde

Şimdi yayınlanan listeye geri dönelim ve hangi gıda ürünlerinde neler çıkmış yeniden hatırlatayım…

Listede,  neler yok ki ilaç etken maddesi ve glikoz,  gıda boyası, Süt ve süt ürünlerinde  nişasta, jelatin ve bitkisel yağ, kırmızı et ve et ürünlerinde domuz eti, tek tırnaklı eti (At, eşek, katır), soya, kanatlı eti, sakatat, deri dokusu ve baş eti tespit edildi.

Ne kadar kötü bir liste…

İnanın insan okurken bile tiksiniyor, kaldı ki bunları yiyoruz…

Peki dünyadaki bazı ülkelerde böyle yapan firmalara nasıl yaptırımlar oluyor.

ABD, Kanada, Japonya, İsrail ve Avrupa’daki bazı ülkelerde hileli gıdaları piyasalara süren firmalar adeta cehennemi boyluyor.

Firma sahipleri tabiri caizse kara listeye alınıyor. Hayatları boyunca ticari faaliyette bulunamıyorlar. Katkı maddesinin en hafifine bile onlarca yıl hapis cezası veriliyor. At, eşek eti katanları artık siz düşünün. Ürüne katılan maddeye ve piyasadaki sürümüne yani pazar payına göre de firmanın elinden alınmasına kadar gidiliyor.  Cezalar bunlarla da kalmıyor, cehenneme yaşatmaya devam ediyorlar.

Yüklü miktarda para cezaları ile devam ediyor.  Bitiyor mu? Hayır bitmiyor…

Firmada çalışan sorumlu kişilere geliyor.

Gıda mühendisi, operatörler, hatta paketleme elemanlarına kadar soruşturma yapılıyor.  Katkı maddesi katıldığından haberi olan personel de cehenneme gönderiliyor.  ‘Senin bundan haberin vardı, bunun suç olduğunu bile bile katkı maddesine göz yumdun ve hükümete bildirmedin’ diyerek mesleki belgesine el konuluyor, para veya hapisle cezalandırılıyor. Personel hak ettiği cezayı çekse bile artık gıda sektöründe yeniden işe başlaması imkansız oluyor.

Şimdi bizim Türkiye’ye yeniden gelelim.

2012 yılından bu yana hileli gıda üreten firma listelerini inceleyin! Birçok firmanın iki, üç, dört, hatta beş defa listede yer aldığını göreceksiniz. Hem de aynı ürünlerde aynı katkı maddeleriyle…

Gıdalara adeta zehir katanlara yaptırım olarak ise sadece para cezası uygulanıyor.  Bu para cezası da hileli gıdadan kazandığı paranın sadece 3’te 1’i kadar oluyor.

Eee sahtekar üretici ne yapıyor sonra. Cezayı, ticaretten ettiği zarar olarak görüyor ve hemen yeniden aynı ürünlere aynı katkı maddesi yaparak satışına devam ediyor. Liste yayınlanma amacı da insanlarımızın bu firmaların ürünlerini bir daha almaması için yapılıyor. Peki sayın halkımız öyle mi yapıyor. Bence öyle yapmıyor. Hatta listeyi yüzde 80’inimiz okumuyoruz, kim sahtekarlık yapmış bilmiyoruz.  Avrupa’nın yasalarını sadece Avrupa Birliği’ne girdiğimizde uygulayacağız diye bir kural mı var?  Doğru olan bu deyip sahtekarlara yapılan yaptırımların aynısı Türkiye’de de uygulanmalı.

Var olan yasalarla devam edildiğinde aynı şeyler önümüze gelecek, sofralarımızda domuz eti, at eti, sahte peynirler yemeye devam edeceğiz. Kanser vakaları artacak, hastanelerimiz dolacak, devran sürüp gidecek.

İşte bunların önüne geçilmesinin tek çözümü, yaptırımları altından kalkamayacak boyuta getireceğiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Servet R. Çolak Arşivi
SON YAZILAR