Çocuklarımız İçin İdeal Aile Modeli Oluşturalım-5
İdeal aile modeline en yakın modelde çocuklarımızı yetiştirebilmek ve eğitebilmek için temelde dikkat etmemiz gereken hususları irdelediğimiz yazı serimizin 5.’süne devam ediyoruz. Bu yazımızda çocuklara nasıl davranmamız gerektiğinin üzerinde durmaya çalışacağız.
Anne ve babanın çocuk eğitiminde ortak hareket ederler;
Eşlerin yetişme ortamlarından getirmiş oldukları birikimler ve kendi fıtratları ile birlikte yetişme modelleri farklılık arz edebilir. Eşlerden birisinin mizacının sert, diğerinin yumuşak olması, birisinin ak dediğine, diğerinin kara demesi çocuğun gelişimine olumsuz olarak yansır Anne ve babanın tutarlı olmaması, çocuğun anne veya babadan birisini yumuşak karın olarak görmesi nedeniyle evin içinde kurallara uymaması, dışarı da ise davranış bozukluğuna sebebiyet verecektir. Aileler çocuk yapmadan önce çocuklarını hangi minvalde yetiştireceklerini, nasıl terbiye edeceklerini, nelere dikkat etmeleri gerektiğini konuşmaları gerekir. Çocuk ile ilgili yaşadıkları problemler karşısında ise bunu birlikte konuşarak çözmeye gayret ederler.
Eşler çocuğun yanında devamlı tartışı, kavga etmezler. Birbirlerini ve çocuğu devamlı eleştirmezler;
Evlilik hayatında her ne kadar istenmese de eşler arasında bazı anlaşmazlıklar olur. Bu anlaşmazlıkları kuracakları sağlıklı bir iletişim dile çözümlemeye gayret ederler. Ancak eşler birbirini anlamak yerine tartışmaya, tartışmalar kavgaya, kavgalar ise eziyet seviyesine varacak şiddete dönüşebilir. İdeal aile tipinde eşler mümkün derece de tartışmamaya ve problemi büyütmemeye çalışırlar. Karşılıklı empati ve sükunetle işi çözmeye çalışırlar. Çocuğun yanında yapılacak olan tartışmaların ve kavgaların onu etkileyeceğini bilirler. Hele şiddete varan kavgaların çocukta meydana getireceği travmaları bilerek hareket ederler. Çocuk ebeveynlerin problem çözme metodlarını kendi hayatında da benimser. Eğer ebeveynlerden bir tanesi baskın bir karakter olarak, bağırarak, çağırarak, şiddet uygulayarak problemi çözüyorsa, çocukta arkadaşlarına karşı aynı metodu uygulayacaktır.
Ebeveynler bazen çocuklarının yanında eşleri hakkında ileri geri birçok eleştiri yaparlar. Onun hakkında olmadık ifadeler kullanırlar. Hatta bir de tüm erkekler veya tüm kadınlar böyledir diye de yaşamış olduğu mutsuzluğun sebebi olarak tüm karşı cinsin aynı olmasına bağlarlar. Tabii ki çocukta bu süreçte eleştirilerden nasibini alır. Yapılması istenen bir şeyi yapamadığında, başaramadığında tüm eleştiri okları çocuğun kalbine saplanır. Çocuğun ne beceriksizliği ne başarısızlığı kalır. Onun hayatta hiçbir şey başaramayacağı söylenerek bu durum devamlı başına kalkılır. Çocuğun her hareketinde kusur bulunur. Bu eleştiriler sonunda çocuk madem böyleyim deyip tamamen bu durumu kabullenip, kabuğuna çekilebilir. Ya da bunu kabullenmeyip ailesine rest çekebilir.
Çocuğun kendi kabiliyetleri ve potansiyeli ölçüsünde hareket ederler. Aşırı beklenti içine girip, çocuğu yıpratmazlar;
Anne ve babalar, hayatta başardıkları veya başaramadıkları her şeyi çocuklarının yapmasını, hatta daha fazlasını gerçekleştirmesini isterler. Onun potansiyelini görüp, gözlemlemek ve buna göre hareket edip çocuğun mutlu olacağı alanlara yönlenmesini sağlamak yerine kendi isteklerine göre çocuğu dizayn etmeye çalışırlar. Yüksek beklenti içerisinde olan aileler çocuğun derslerinde, sanatta, sporda hep en yüksek noktalara ulaşmalarını sağlamak için onu o kadar sık boğaz ederler ki, çocuğa yaşam alanı bırakmazlar. Arkadaşlarıyla bile bir araya gelip oynamasına fırsat tanımazlar. İdeal aile tipindeki aileler böyle bir durumun yaşanmasına müsaade etmezler. Çocuğun çocuk olduğu bilinciyle çocukluğunu yaşamasına ve kendi kabiliyetleri ölçüsünde hareket ederek onun hayata hazırlanmasını sağlarlar.
Aile ve Çocuk Danışmanı Özcan Dalgıç