Aziz Öğretmenin Öğrettikleri
Bir öğretmen düşünün ki, vefat etmesinden sonra onca zaman geçmesine rağmen öğrencileri onun söylediklerini anlamaya, yaşamaya ve yaşatmaya çalışıyor. Yaşarken talebelerine öyle şeyler öğretti, öyle şeyleri hatırlattı ki, belki bin yıl geçse unutulmayacaktır.
Onu aziz bir öğretmen kılan en önemli hasleti, inandığını söylemesi, söylediğini yaşaması, yaşaması gerekenlerin mücadelesini vermesidir. Talebelerine de bu ölçüde örnek olmasıdır. Onlardan yaşamadığı, yapmadığı hiçbir şeyi yapmalarını istemedi.
Talebelerine hep, inançlı olmayı, ahlaklı olmayı, şuurlu olmayı samimi bir hâl ile gösterdi ve onlara önce bu istikameti verdi. Gayesi inancını yaşamak ve yaşatmak olan bir insanın önce ahlak ve maneviyat çizgisinde olması gerektiğini her fırsatta hatırlattı. Çünkü inanç tekeden süt çıkarırdı.
Öğrencilerine milli olmayı, vatanını, milletini sevmenin öneminden derslerinde muhakkak bahsetti. Sultan Alparslan’ın, Fatih Sultan Mehmet Hanın torunları olduğunu, tarihimizin şanla ve şerefle dolu olduğunu, aslımıza dönmemiz gerektiğini söyledi.
Talebelerine edebi, nezaketi, vefayı, adaleti, saygıyı, sevgiyi kısaca tüm insani değerleri yaşayarak gösterdi. Söylediklerinde ve yaşadıklarında samimi olması, ihlaslı olması öğrencilerinin onu benimsemesine ve öğrettiklerini hayata geçirme noktasında azimle çalışmalarına sebebiyet verdi.
Haksızlık karşısında susmamayı, kalbimizle, dilimizle ve elimizle düzeltmeyi öğretti. Sadece kendine karşı yapılan haksızlıklara değil, tüm kardeşlerine, tüm insanlara yapılan her türlü haksızlığa karşı durmaları gerektiği söyledi.
Dünyanın neresinde olursa olsun, yapılan zulümleri, haksızlıkları durdurmak için hemen harekete geçti. Zorda kalanların yardımına en önde koştu ki, öğrencilerine malıyla, canıyla mücadele etmenin önemini yaşayarak gösterdi.
Dünyayı ifsat etmek isteyen, kendi süfli emelleri doğrultusunda hareket edenlerin varlığından haberdar etti. Onların oyunlarını bozmak için çok çalışmayı ve yeni bir sistem inşa etmek gerektiğini anlattı.
Bunlara karşı çıkabilmek için birlikte hareket etmek gerektiğini, organize olmanın, bir disiplin altında hareket etmenin gerektiğini öğretti. Bunun için temel kıstasları belirledi ve bunların nasıl uygulanacağını tek tek gösterdi.
Yaşarken inancın ve ideallerin gerektirdiği gibi hareket etmeyi, şuurlu olmayı anlattı. Allah’ın verdiği akıl nimetinin kullanmanın önemini, olayları belli bir süzgeçten geçirmenin öneminden, ferasetli, dirayetli, şuurlu bir insan olmanın önemini devamlı vurguladı.
Milletin kalkınması için kendi öz kaynaklarına dönmeyi, üretmeyi, kendi milli sanayi devrimini yapması gerektiğini söylüyor ve eline hizmet imkânı geçtiğinde nasıl olması gerektiğini gösterdi. Çalışmanın, üretmenin önemi kadar, teknolojinin bir nimet olduğunu, bu nimeti kullanarak devletimizin ve milletimizin güçlü olmasını, tarihteki asli vazifemiz olan iyiliğin, güzelliğin hâkim olmasını sağlamak gerektiğini derslerinde hep vurguladı.
Devlet sisteminin nasıl olması gerektiğini, çocuklara milli bir eğitimin nasıl verileceğini, insanlara adaletin nasıl tesis edilebileceğini, ekonominin yeniden inşa edilebilmesi ve düzenlenmesi gereken noktaları tek tek talebelerine olduğu kadar, olmayanlara da anlattı.
Dünya nizamını yürütmek için yeni alternatif bir sisteme ihtiyaç olduğunu, buna ihtiyaç duyan tüm ülkelerin bir araya gelmesi gerektiğini sadece yeni ve yeniden büyük Türkiye değil, Yeni bir dünyanın kurulmasına ihtiyaç olduğunu defâatlerce, bıkmadan, usanmadan tüm insanlara haykırdı.
Evet, o aziz öğretmen Necmettin Erbakan… O aziz öğretmeni sadece yâd etmek, yapılacak en büyük yanlıştır. Onun söylediklerini önce anlamamız, sonra yaşamamız, yaşadıklarımızı ise anlatmak ve uygulanması için çabalamak gerekir.
Bir siyasetçiden ziyade, bir öğretmen, bir dava adamı, bir ilim adamı olan Erbakan Hocayı, gerçek manada anlayan talebeleri, onun öğretilerini hayata geçirdikleri zaman dünya yaşanabilir bir dünya olacaktır.
Özcan Dalgıç
Eğitimci-Sosyolog