Dünyanın ekonomik ve siyasi geleceğini elinin altında tutan, önceleri G-7, daha sonra da G-8 olarak adlandırılan ancak 1999 yılından itibaren de G-20 olarak adlandırılan gelişmiş 20 ülkenin devlet ve hükümet başkanlarının katıldığı zirve sona erdi.

Gelişmiş 20 ülkenin ellerinin altında bulunan toplam milli gelirinin küresel ekonominin neredeyse yüzde 90’ını elinde bulundurması nedeniyle bütün dünya ülkelerinin gözü Antalya Belek’teki bu toplantıda idi.

Toplantı öncesi yaşanan Paris katliamının bu zirveye damga vurması, ister istemez öncelikli konunun terör olmasına sebep oldu. Dünyanın içinde bulunduğu terör kıskacına karşı alınacak tedbirler birer birer masaya yatırıldı.

Rusya Devlet Başkanı Putin’in yaptığı konuşmada, teröre yardım eden ülkelerin olduğunu bunların sayısının 40 dolayında olduğu ve G-20 zirvesinde bulunan bazı ülkelerin bile teröre arka çıktığını ve destek verdiğini söylemesi dikkatlerden kaçmadı.

Putin’in bu sözleri umarım bazı devlet başkanlarının yüzlerinin kızarmasına sebep olmuştur. Zirvede mülteci sorunu, dünyayı saran işsizlik ve dünya üzerinde bozulan gelir dağılımı da masaya yatırıldı. Alınması gereken tedbirler konuşuldu.

Zirvede hiç şüphe yok ki Türkiye damgası vardı. Organizasyonun mükemmelliği, güvenliğin çok sağlam alınması ve geleneksel misafirperverlikte ülkemizin başarısıdır. Bu zirve aynı zamanda ülkemizin tanıtımına büyük katkı sağlamıştır.

Ancak zirveye katılan bazı ülkelerin halen daha terörist guruplara silah sağlamış olması, buralardaki spekülatörlerin bir tıkla ülkelerdeki ekonomik dengeleri alt üst edecek olması, her zaman için kaçınılmaz bir gerçektir.