Geçenlerde bir arkadaşla muhabbet ederken, “Ağabey ben artık sevgi kelebeğiyim, daha da bir şeyi eleştirmeyeceğim, her şey çok iyi, çok güzel maşallah” dedi. ‘Sevgi kelebeği’ imiş. Şuyum demekle o olunuyormuş gibi. Kafamda fikirler oluşmaya başladı tabi. O zaman ben de bu hafta kapitalizme bir kimlik kazandırayım, bu hafta köşe yazımda kapitalizm olayım dedim.

Değerli okurlar, herkese selamlar, saygılar. Ben kapitalizm. Küçük kız çocuklarınızı bebeklerle büyüttüm, şimdi onlarla oynayanlar estetik yaptırmak için sıraya giriyor. Niye bu estetik operasyonlar bu kadar arttı diye şaşırmayın. Bir kadının moda dergisini karıştırarak kendini beğenmemesine neden olan da benim. Asya’da 300 milyon kadını dünyanın en güzel kadınlarının sarışınlar ve beyazlar olduğuna inandırdım ve beyazlatıcı sabun sattım. Ey kadınlar! Obje haline geldiğinizi sakın ha sakın aklınıza getirmeyin. Defileler falan var onlara gidin.

Hırsızın tekini çok başarılı bir CEO olarak tanıtan ve bunu sizlere bir başarı hikayesi olarak anlatan da benim. Bunu da size adeta bir ‘Hristiyan azizi’ edasıyla paylaştım sizlerle. Herifi de 150 milyon dolarlık 60 küsür bin metrekarelik eve oturttum. Hırsızlığa, çalmaya özendiniz değil mi?

İnkar etmeyin, fast-foodları ben yedirdim içirdim. Sonra koşu bantları sattım yağlarınızı eritin de ter dökün diye. Diğer yanda “Dünyada her sene 20 milyon çocuk açlıktan ölüyor ama 600 milyon obez var” diye siz söylüyorsunuz. Fakat sadece söylüyorsunuz…

Karton bardakta kahveye bayılıyorsunuz mesela. Sizi ona da alıştırdım. Önceden karton bardakta çay, kahve verenin kafasında okey istekası kırıyordunuz. Nereden nereye. Şimdi bir çiftçinin bu bardakta kahve içebilmesi için en 3 gün çalışması lazım. Bizde bedava yok bilirsiniz...

Bütün ideolojiler içerisinde en çok beni seversiniz. Öyle ki paraya sahip olabilmek için ailenizi bile reddediyorsunuz. “Ekonomimiz iyi olacaksa kim olursa olsun, ne yaparsa yapsın onu iktidara getiririz” diyorsunuz. Beni sevmek zorundasınız gerçi. Çünkü bağımlı hale getirdim sizi. Nasıl da güzel kandırdım değil mi? “İnancımızdan vazgeçmeyiz” diyordunuz bir zamanlar. Ey Müslümanlar! Kabe’nin etrafındaki yıldızlarından gözlerinizi alamadığınız otellerden ibadet etmek nasıl bir duygu? Güzel manzaraları var ama kabul edin. Naber Hristiyanlar? Geçen Noel alışverişiniz nasıl geçti? İyi eğlendiniz mi?

O özendiğiniz Hollywood yıldızları var ya. Onlar da bağımlı. Kokaine bağladım onları da. Güzel evlerde kalıyorlar, lüks arabaları, takıları var. Ama aklınıza getirmeyin hiç evsiz yaşayanları. Kıyafet dolaplarınız hep boş tıka basa olduğu halde. Zevkten dört köşe oldum…

Yazık size tüketim bağımlıları…

Dostlukla kalın. İyi hafta sonları…