İnsanı huzurlu eden şeylerin başında, bugününü güvenle yaşamak ve geleceğe güvenle bakabilmektir. İnsan ailesi, çocukları ve sevdikleri ile birlikte huzurlu ve güvenli bir yaşam sürmek ister. Zaten bütün çalışma ve gayretlerimiz bunun için değil mi?

Ancak son kamuoyu yoklamalarında görüldü ki, vatandaşın büyük bir bölümü içinde bulunduğu durumdan ve mevcut gidişattan pek de memnun değil. Vatandaş içinde bulunduğu sıkıntılı ortamları sıralarken en başa yoksulluğu koymuştur.

Asgari ücretin bin 300 liraya artması gelir adaletsizliğini biraz olsun dengelemişse de,  yine de açlık sınırının dört bin lira olarak gösterildiği bir ülkede yoksulluk her zaman birinci sırayı alacaktır.

Ülkemizin bir diğer gerçeği de işsizlik sorunudur. Artık işsizlik kaçınılmaz bir realitedir. Sizlerde okumuşsunuzdur, tıp fakültelerine bile kota konulması düşünülen ülkemizde diploması elinde boş gezen gençler vardır.

Düşük maaşla çalışmaya hazır mültecilerin olduğu ülkemizde, bir de mezun olduğu okulun dışında bulabildiği işte boğaz tokluğuna çalışanlar var. Artık gençler iş bulduğuna şükrediyor.

Birde önü alınamayan ve insanları sıkıntıya sürükleyen terör sorunu ve bunun yarattığı güvensizlik ortamı.

Hükümet 1 Kasım’dan sonra seçim vaadi olarak verdiği sözleri yerine getirmeye çalışıyor olması insanlarımızı biraz olsun rahatlatmayı başarsa da, yaşanan güven bunalımı kolay kolay atlatılacağa benzemiyor.

İnsanlarımız istikrar için verdiği oyların semeresini bir an önce almak için beklemektedir. Geleceğe güvenle bakabilmek adına bugününün güvenli ve istikrarlı olmasını istemektedir. Hükümetimiz alacağı radikal kararlar ile insanımızın içine düştüğü güven problemini bir an önce atlatması için çalışmaktadır. Biraz sabır ve biraz daha hoşgörülü olmak gerekir diye düşünüyorum.