İnsani Gelişmişlik Desteği
Yurtiçi ve yurtdışında yapılan birçok çalışmada, ülkelerin refah ve mutluluk seviyesinin ölçülmesinde, sadece kişi başına düşen yıllık tükettikleri gıda ve diğer ihtiyaçlarının dışında siyasi görünüm ile sosyal, kültürel, eğitim ve sağlık harcamaları göz önüne alınmaktadır. Verilen bu kriterlerin yeterliliğini ortaya koyabilmenin ön şartı, ailelerin ve dolayısıyla ülkelerin yüksek gelir seviyesine sahip olmaları gerekir. Ekonomik olarak kalkınmış ülkelerde başta Avrupa Birliği (AB) ülkeleri olmak üzere bu kriterlerin oldukça iyi olduğunu söylemek mümkündür.
Ülkelerin gelişmiş düzeyini ekonomisindeki mevcut durumun ve buna bağlı olarak bireylerin insani yaşam kalitesinin düzeyini belirleyen kıriter “İnsani Gelişme Endeksi” (İGE) olarak tanımlanır. İGE’nin 3 temel göstergesi bulunmaktadır. Bunlar Sağlık Endeksi, Eğitim Endeksi ve Gelir Endeksi’dir. Çok boyutlu bir kavram olan İGE, 1990 yılında Pakistanlı ekonomist Mahbubul Haq ile Nobel ödüllü Amartya Sen tarafından geliştirilmiştir. 1993 yılından bu yana, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı tarafından “Yıllık İnsani Gelişme Raporu”’nda (YİGR) verilmektedir.
İGE değeri 0 < İGE < 1 arasında değişmektedir. İGE değeri 1’e ne kadar yakınsa gelişmişlik değeri o ölçüde yüksek, 0’a ne kadar yakınsa gelişmişlik değeri düşüktür. Birleşmiş Milletler (BM) Kalkınma Raporu’na göre İGE değeri 0,000 < İGE < 0,499 arasında bulunan ülkeler, Düşük İnsani Gelişme değerlerine; 0,500 < İGE < 0,799 Orta İnsani Gelişme Değerlerine ve son olarak İGE değeri 0,800 < İGE < 1,000 ise o ülke Yüksek İnsani Gelişme Değerlerine sahiptir. AB ve aday ülkeler arasında 30 ülke için İGE değeri, 0,800 < İGE < 1,000 arasındadır. Bu ülkeler içinde İGE değeri 1’e çok yakın olan ülke sayısı 10’dur. Özellikle bu 10 ülke arasında İrlanda 0.938, Almanya 0.936 ve İsveç 0933 ile ilk 3 ülke sırayı paylaşmaktadırlar. Türkiye bu sıralamada 0.791 değeri ile 0,500 < İGE < 0,799 Orta İnsani Gelişme Değerine sahip olup, Yunanistan (0.870) ve Bulgaristan’ın (0.813) altında yer almaktadır.
İGE ölçüm değerlerinin tam anlamıyla kapsayıcı olmadığı ve yetersiz olduğu nedeniyle, eleştirildiği bilinmektedir. En fazla eleştiri noktası, kalkınmanın temeli sayılan siyasal hak ve özgürlüklerin İGE ile yeterince vurgulanamadığı dikkate alınarak, İnsani Yoksulluk Endeksi (İYE) adıyla yeni bir ölçüm sistemi uygulamaya koyulmuştur. Ancak İYE’nin de yeterli olmadığı dikkate alınarak 2010 yılından itibaren Çok Boyutlu Yoksulluk Endeksi (ÇBYE) kullanılmaya başlandı. ÇBYE’nin 3 boyutu bulunmaktadır. Bunlar sağlık (beslenme ve çocuk ölümü), eğitim (okul süresi ve okula katılım) ve standart hayatı (yakıt, su, elektrik, konut, temizlik işleri ve mal varlığı) içermektedir. Maalesef veri eksikliği nedeniyle, ÇBYE değeri Türkiye için hesaplanamadığından, 2021 raporuna dâhil edilmemiştir.
Tüm dünyada gelir dağılımı eşitsizliği bulunmaktadır. 1.3 milyar insan ÇBYE içinde yaşamlarını sürdürmektedir. Gelir dağılımı elbette ülkelerin ekonomileriyle doğrudan ilişkilidir. Gelir dağılımındaki eşitsizlik, sosyal devlet anlayışı içinde bir ölçüde dengelenmektedir. Ancak Türkiye, gelir dağılımı eşitsizliğinde AB ülkelerine göre en fazla olan ülkedir. Gelir dağılımı eşitsizliği GINI (1912 yılında İtalyan istatistikçi Corrado Gini tarafından geliştirilen istatistiksel bir dağılım ölçüsü) endeksi ile ölçülmektedir. Gini endeksinin değişimi 0 < Gini < 1 arasındadır. 0’a en yakın değerler gelir dağılımının yüksek olduğunu, 1’ e yakın değerler ise gelir dağılımının düşük olduğu ülkeleri göstermektedir. Genellikle Gini endeksinin yüksek olması, görevdeki hükümetlerin ülkenin refah düzeyi üzerinde eşitlik sağlayamadığı ve zengin kesime daha çok fayda sağladığı anlamını taşıdığı söylenebilir. Gini endeksinin AB ortalaması 0,307, Macaristan 0,280, Almanya 0,297 Yunanistan 0,310 ve Türkiye 0,417’dir. Pandemi nedeniyle, bu değerler hem Türkiye için, hem de diğer AB ülkeleri için arttığı muhakkaktır. Türkiye’de sadece bir yıl içinde kişi başına gayri safi milli hasıladan her vatandaş % 17 kayba uğramıştır. Çalışan insan sayısının % 42’sinden fazlası asgari ücretle geçindiği dikkate alınır ise dar gelirlinin çok daha fazla ekonomik sıkıntı yaşadığı görülen bir gerçektir.
Bu yazının başına” İnsani Gelişmişlik Desteği” adını koydum. Akademik hayatım içinde yurtdışında birçok ülkede bulundum. Merakım nedeniyle o günkü konjonktörde bazı incelemeler yapmıştım ve hala da yapmaktayım. AB ülkelerinin hemen hepsinde yaşlısına ve ihtiyaç sahibi olanların hepsine gerek yerel yönetimler gerekse devlet bir takım yardımlar yapmaktadır. Toplumumuz içinde yoksulluğunu dile getiremeyen birçok insanın bulunduğu ve bunların gerçekte yardımlara ihtiyacı olduğu bilinen bir gerçektir. Yerel yönetimlerin ihtiyacı olanlar için, uhdesinde olduğu imkânlardan “İNSANİ YARDIM” adı altında yardım yapmalıdır. Örnek olarak su, emlak vergisi vb. alanlarda % indirim yapmalıdır. Sosyal Devlet İlkesi çerçevesinde ise devlet daha çok destek sağlamalıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.