Yeni genel başkanlarla mı tanışacağız
Yerel seçimler artık iyiden iyiye yaklaştı. Üç aşağı beş yukarı neticeler de kendisini biraz göstermeye başladı. Daha önce de söylediğim gibi Konya Merkez’de bir sürpriz gözükmüyor. Ancak taşra ilçelerde bilhassa Seydişehir, Akşehir gibi bazı yerlerde Ak Parti seçmeninin tavrı belirleyici olacak gibi gözüküyor.
Mesela Seydişehir’de şu anda CHP adayı önde gözüküyor. Ak Partililer oraya buraya yönelmezlerse, birlik içerisinde, milliyetçi ve muhafazakar oyları alırlarsa ipi göğüsleyebilirler. Tabii burada Demokrat Parti’den aday olan Abdülkadir Çat’ın seçmeni de önemli bir sonuç belirleyici gözüküyor. DP’ye oy verecek olanlar da, milliyetçi muhafazakar seçmen olarak yerlerini Ak Parti’de belirlerlerse seçimi Ak Parti kazanır. Ancak Ak Partili seçmen kendince bir küskünlüğe, bir “şımarıklığa” kapılır da oraya buraya dağılırsa CHP çok rahat kazanır. Akşehir’de de durum aslında bundan çok farklı değil.
Tabii ki sonuçları görmemize çok az bir zaman kaldı. Ben asıl bugün ‘seçimden sonra’ konusunda biraz fikir alışverişinde bulunmak istiyorum. Seçimlerde malumunuz olduğu üzere birçok parti yarışacak. Ve de birçok partinin seçim sonrası alacağı sonuç partinin yönetimlerini oldukça ilgilendiriyor.
Mesela Anamuhalefet Partisi CHP’de seçim kötü geçerse Genel Başkan Özgür Özel’in makul bir savunması olacaktır. Yani “ben yeni genel başkan oldum, ilk seçimim, vs.” gibi… Ama eğer İstanbul kaybedilirse tabii ki parti içerisinde bir yeni yapılanma istenecektir. Ekrem İmamoğlu belediye başkanı seçilemezse illaki CHP Genel Başkanı olmak isteyecektir. Dolayısıyla Özgür Özel buna dirense de İmamoğlucular ve Özelciler muhakkak ki bir rekabet içerisine gireceklerdir.
Bu arada bu iki isimden hangisi genel başkan olursa olsun bunun CHP’ye getireceği olumlu bir netice olmayacaktır. Ama en azından bu hizip CHP örgütlerini seçimden sonra da diri tutacaktır. Halka ne yararı olur derseniz, ona bir şey diyemem.
Bir de İyi Parti’ye bakmak gerekir. İyi Parti “Devlet Bahçeli’yi sevmeyenler” derneği gibi kurulmuş, sonradan CHP ve CHP’lilerin desteğiyle ayakta kalmış ve yaptığı “dalgalı” siyasetten ötürü artık pek fazla destek bulamayan bir parti olarak gözükmekte.
Ankara kulislerinde, İyi Parti’nin, Cumhur İttifakı ile görüşmeler içerisinde olduğu konuşulsa da İyi Parti’nin Cumhur İttifakı destekçisi olabilmesi oldukça zor gözüküyor. Hele ki Cumhur İttifakı’nın omurgalarından birisi olan Devlet Bahçeli ile bir araya gelmesi hiç de kolay olamaz. Daha doğrusu bunu kendi tabanına anlatamaz.
“Peki, ne olur” derseniz? İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener parti içerisindeki muhalefet tarafından seçim sonrasında alacağı olası bir kayıpta koltuğunu bırakmaya zorlanır. Yani İyi Parti, Meral Akşener’in genel başkanlığında, yaptığı tutarlı olmayan siyaset yüzünden bu seçimlerde istediği sonucu alamaz. Ve de akabinde seçimlerden sonra İyi Parti’de bir genel başkan arayışı başlar.
Seçim sonucunda genel başkanlık yarışının kızışacağı bir başka parti de Yeniden Refah Partisi (YRP) olacaktır. YRP’de her ne kadar Merhum Necmettin Erbakan’ın oğlu Fatih Erbakan genel başkan olsa da parti içerisinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Mehmet Altınöz ve eski bakanlardan Suat Kılıç’ın isimleri genel başkanlıkta geçmektedir.
Konjonktürel olarak, Ak Partililerin “siyasi şımarıklığı” neticesinde her seçimde yeni bir parti popüler olarak yükselmektedir. 2019 yerel seçimlerini hatırlarsanız BBP bu doğrultuda adından en çok söz edilen parti olmuştu. Şimdi de YRP bu seçimlerde adından en çok söz edilen parti oldu. Çünkü Ak Partililer kendi partisine sahip çıkmak yerine “nasıl olsa oyumuz çok birazını da başka yerlere verelim” mantığı içerisinde hareket ettikleri için alakasız bir parti popüler olabiliyor.
Bu popülerlik de partiye ilgiyi çoğaltınca partili bunun suni bir büyüme olduğunu göremiyor. Genel Başkan da “ben büyüttüm” diye düşünüyor. Şimdi burada partiyi büyüttüğünü düşünen ve Rahmetli Erbakan’ın oğlu Fatih Erbakan, Rahmetli Necmettin Erbakan’ın damadı Mehmet Altınöz ve Ak Partili eski bakanlardan Suat Kılıç genel başkanlık yarışı içerisinde olacak gözüküyorlar.
Bu arada Milli Görüşün temsilcisi olduklarını söyleyen YRP ve SP arasındaki çekişme nasıl bir hal alacak bunu da bekleyip görmek gerekir. SP zaten Erbakan Hoca’nın yolundan çıkmış ve milli bakışını askıya almıştı. Bunun üzerine YRP buradaki eksikliği görerek son genel seçimlerde Milli Görüşe sahip çıkmıştı. Ama şimdi iki parti de milli görüşün temsilcisi olduklarını söylüyorlar. Buradaki çekişme de çok kolay sonuçlanacağa benzememektedir.
Bu konuda seçim sonrasında da en azından bazı partileri çok hareketli günler beklemektedir. Bunlar dışında zaten genel başkanlık yarışı yapacak kadar büyüyen partiler çok da yoktur.
Bundan sonraki süreçte uzun bir süre yeni bir seçim de olmayacağına göre partilerin ayakta durması hem maddi olarak hem de siyasal olarak çok da kolay olmayacaktır. CHP sayesinde TBMM’ye giren partilerin bir dönem daha dayanabilecekleri gözükmektedir ancak TBMM dışındakileri seçimden sonra zor günler beklemektedir.
Dostlukla kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.