Trafik lambalarında düzenleme gerekir
Trafik lambalarında düzenleme gerekir
Demokrasi, öyle bilindiği gibi bir kuralsızlık veya kural tanımazlık değil tam tersi, bir kurallar yönetimidir. Tabii ki krallar her zaman bir mantık çerçevesinde olsun beklenilir. Kural koymuş olmak için kural koymaya çalışmak da demokrasinin davranış biçimi değildir.
Trafikte de çok fazla kurallar ve uyulması gereken bir düzen vardır. Ancak bu kurallar da belirli bir mantık çerçevesinde olmalıdır. Mesela, sokağa çıkma yasağı olduğu gün, görevli olarak dışarıya çıkıyorsunuz. Bir “dört yol ağzı” kavşağa geliyorsunuz. Trafik işareti kırmızıyı gösteriyor. Ve bekliyorsunuz. Sağda solda araç yok ve sadece yeşilin yanmasını bekliyorsunuz.
İşte burada mantık şunu söylüyor: Burada beklemenin bir manası yok, önlemini alarak geç. Böyle yapın diye söylemiyorum ama el insaf, hiçbir aracın geçmediği bir yolda da saniyelerce beklemek hem zaman yönünden hem parasal yönden doğru gelmiyor. Çünkü her şeyden önce trafik kuralları insanları kendi can ve mal kayıplarını önlemek için koyulmuş kurallardır. Dolayısıyla herkes kendi canını ve malını en iyi şekilde düşünür ve korur. Aslında trafik polisleri de bu durumu, bu mantık çerçevesinde değerlendirmelidir.
Aslında trafik demişken, Konya trafiğiyle ilgili birkaç şey söylemek de gerekiyor.
Her sabah Sille Caddesi üzerinden gazetemizin bulunduğu İstanbul caddesine doğru geliyorum. Yaklaşık 9 km’lik bir yol kat ediyorum.
Bu süreçte, ilk olarak Yeni Sille caddesi ile Anadolu caddesinin kesiştiği yerdeki trafik lambalarında kırmızı ışıkta bekliyorsunuz. Ardından hemen yine Yeni Sille caddesiyle, Akıncılar – Genç Osman caddesinin kesiştiği yerde bir kırmızı ışığa daha yakalanıyorsunuz. Oradan kurtardıktan sonra Rauf Denktaş caddesinden, Yeğenoğlu caddesinin kesişimine kadar geliyorsunuz. Orada yine kırmızı ışıkta bekliyorsunuz.
Oradan hareket edince, hangi hızla giderseniz gidin, Rauf Denktaş ve Kerkük caddeleri kesişiminde tekrar kırmızı ışıkta duruyorsunuz. Oradan sonra Nalçacı Caddesi kesişimine geliyorsunuz ve orada tekrar kırmızı ışıkta bekliyorsunuz. Bu beklemenin sonunda Ulaşbaba caddesine atlıyorsunuz. Bu cadde, trafik ışığı konusunda daha berbat bir cadde…
Numune Hastanesi’nin önünde bir kırmızı ışık var, bekleyeceksiniz. Ardından Ulaşbaba caddesi ve Hastane caddesi kesişiminde tekrar bir trafik lambası bulunmakta ve hemen ardından da Ankara caddesi kesişimindeki trafik lambasına takılıyorsunuz. Burayı da atlatınca “artık gazeteye vasıl oldum” diye büyük bir sevinç yaşıyorum.
Yani anlayacağınız 9 km’lik yolda 8 tane trafik lambasıyla muhatap oluyorum. Bu önemli değil. Yani aslında fazla olduğunu düşünüyorum ama dediğim gibi “hadi trafik lambaları olmazsa olmaz” diyelim. Ama en azından Rauf Denktaş ve Ulaşbaba caddelerindeki ışıklar birbirine koordineli olup makul hızla giden bir aracın kırmızı ışıkta beklemeden geçiş yapması sağlanabilmelidir.
Tabii ki bu durum, kendi kullandığım yol olduğu için benim bilgim dahilinde oluyor. Bunun gibi birçok kavşağın düzensiz ışıklarla donanmış olduğunu düşünüyorum. Ve bence bu tür tüm trafik ışıklarının muhakkak “yeşil dalga” mantığı çerçevesinde düzenlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bunun hem vakit hem de nakit olarak kazancı olacaktır.
Her bir ışıkta yaklaşık birer dakika dursanız 8 ışıkta, 8 dakika olur ki, zaten bu mesafede ışık olmasa ulaşacağınız yere 8 dakikada ulaşırsınız. Işıklarla birlikte bu süre 16 dakikaya çıkmaktadır. Bu bir zaman kaybıdır. Ayrıca bu ışıkların her birinde yaklaşık 1’er dakika beklemek, aracın yakıt kullanımını da illaki arttıracaktır. Bu da sürücünün nakit kaybı olduğu kadar Devlet malının da israfıdır.
Yani anlayacağınız trafik lambalarında yapılacak küçük bir düzenleme bile Devletimize, milli gelirimize katkı sağlayacağı gibi zamanımızın da israf edilmesinin önüne geçecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.