İnsan olmak önemli olan
Türkiye’deki onlarca yıldır süren en büyük sorunlardan biri liyakat sorunudur. Yani liyakati olmayan bir insanın hiç hak etmediği bir yere gelmesi…
Aslında burada tabii ki sorulması gereken sorulardan birisi liyakate nasıl karar vereceğimiz. Bunu tabii ki net olarak bilemeyiz ve genelde olan; deneme-yanılma yöntemidir.
Siyasette bu tür adam kayırmacılık, liyakatsiz kişilerin görev alması gibi konular çok söz konusu edilir. Ancak bu konu sadece siyasette geçerli değildir.
Özel şirketlerde de aynı derecede liyakatsiz adamlara rastlayabilirsiniz. Zaman zaman özel şirketler de bu tür handikaplar yaşarlar ama onların hareket kabiliyeti daha hızlı olduğu için daha çabuk çözerler bu gibi sorunları.
Tabii ki buraya kadar anlattığım insan türleri liyakatsiz olanlar. Bir de ulaştığı yeri hazmedemeyen, aslında “salak” ama bunun farkında olmayan insan türleri vardır. Bu tür insanlara bir şey emanet edemezsiniz. Hani bir laf vardır ya “çingeneye beylik vermişler önce babasını asmış” diye; işte bu tür insanlar tam da böyledir. Bunlara müdürlük verirsin, sanır ki vali oldu. Arkasından herkes güler, komik duruma düştüğünün hiç farkında değildir ama o zanneder ki çok iyi müdürlük yapıyor.
Halbuki bu tür adamlar düşünseler ve “insan” olsalar aslında daha çok itibar görecekler ama bu insanlar bunu düşünemezler bile… Ve ömürlerinin sonuna kadar o itibarsızlıkla yaşarlar.
Hayatımda aslında bu şekilde çok az insan tanıdım ve çok da tanımak istemem. Çünkü anlaşamam. Mesela bir insan kaynaklar müdürüyle tanışmıştım. Adamın ne “kaynağı” belli idi ne de “insanlığı” vardı…
Ama biliyoruz ki bu tür insanlar da hep vardılar ve bundan sonra da hep olacaklar. Bu tür insanların yaşamlarındaki en büyük zevkleri çalıştığı arkadaşlarına eziyettir, haksızlıktır. Ama yine bu tür insanların vicdanlarını rahat ettirdikleri an namaz vaktidir. Namazlarını da kaçırmazlar. Allah hidayete erdirir mi bilmem ama en azından bu insanların namaz kılmaları anında harcadıkları zaman kadar kalplerinin kötülükten uzak durduğu zaman vardır. Bu zaman bile diğer insanların rahatlaması için bir kurtuluş anıdır.
Anlayacağınız, çalışmak, iş, güç, makam, mevki, müdürlük vs hepsi geçicidir ve sanaldır. Önemli olan insan olabilmektir. İnsan olamadıktan sonra, müdür olsanız ne, şef olsanız ne…
Eğer sabah simidinin yanına çayı katık yapacak çalışanına “selam verecek” durumun kalmamışsa müdür olsan ne, çalışsan ne…
Şair ne güzel söylemiş;
Kolay gelsin dememişsen taş kıran işçilere
Günaydınsız bırakmışsan bahçe bezeyenleri
Sen de iş yok be kardeşim
Borçlusun sen yaşamın kendisine…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.