“Barış Günü” bile bölünmüş durumda
“Barış Günü” bile bölünmüş durumda
Kapitalizmin en önemli özelliğidir; “ne kadar küçük parçaya bölersen o kadar kolay yönetirsin”. İşte bu nedenledir ki, her konu muhakkak bölünüp bir ayrımcılık yaratılır.
1980 öncesinde gençlerin sağ-sol diye ayrılması bunun en güzel örneklerinden birisidir belki de… 1980 sonrası sağ-sol kavramları yerini; laik-anti laik ayrımına bırakmıştı. Tabii bu arada Kürt-Türk ayrımını; Alevi-Sunni ayrımlarını da unutmamak lazım.
Bu tür ayrıştırmalardan çok kolay etkilenen halkımız için en önemli ayrıştırma seçim dönemleri yaklaştığında yapılmaktadır. Seçimler yaklaşınca Ak Partili tabana “CHP camileri kapattı, dinimizi öğretmedi” sıfatlarını yapıştırınca, Ak Partili taban “aman Ak Parti’ye oy vermezsek CHP yine gelebilir” diye, istese de istemese de, desteklese de desteklemese de Ak Parti’ye yanaşıyordu. Aynı şekilde CHP de; “laiklik gidiyor, şeriat geliyor, bunlar Atatürk düşmanı, vb.” söylemlerle kendi CHP tabanını diri tutmayı başarıyor ve yarattıkları kutuplaşmalarla oy kaybı yaşamadan sandıktan birinci ve ikinci parti olarak çıkabiliyorlardı.
Anlayacağınız siyaset de, sosyal hayat da, her şey ayrıştırma üzerine kuruluydu. Bugün Dünya Barış Günü ama neye göre?
Bir kesim şöyle diyor: “Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1981’deki 57. birleşiminde, Genel Kurul’un açılış günü olan her eylülün üçüncü salı gününü “Uluslararası Barış Günü” ilan etmiştir. Yıllar sonra Genel Kurul'un 7 Eylül 2001 tarih ve A/RES/55/282 sayılı kararı ile 21 Eylül'ü Barış Günü olarak kabul edilmiştir”.
Diğer bir kesim de “Eskiden Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı üyesi ülkeler barış içinde bir dünya mücadelesi görevini hatırlatmak amacıyla Almanya’nın 1939 yılında Polonya’yı işgal ederek İkinci Dünya Savaşı'nı başlattığı tarih olan 1 Eylül’ü “Dünya Barış Günü” olarak ilan etmiştir” diye düşünüyor.
Yani Dünya Barış Günü bile ikiye ayrıştırılmış durumda. İsteyenler 1 Eylül’de isteyenler 21 Eylül’de kutlasınlar.
Ama şu bir gerçek ki, bizim, ülke olarak, birliğe ve bütünlüğe çok ihtiyacımız var. Yeni yeni bölünme çabalarına girmeye gerek yok. 30 Ağustos Zafer Bayramımız var. Buna alternatif gibi göstererek 26 Ağustos Malazgirt Zaferini ortaya atmaya gerek yok.
İşte daha evvel Kutül Amare konusunda da yapılmaya çalışıldı, olmadı tutmadı. Tutmaz da…
Konya’da bile, Miryakefalon Savaşı konusu bir sene, iki sene gündeme geldi sonra bitti. Yani vatandaşlar suni gelişmeleri ilk olarak kabullense de uzun vadede kabul etmeye yanaşmaz. Zorlamayla bir takım şeyleri kabul ettirmenin veya iptal ettirmenin imkanı yoktur.
Ama bütünleşme ve birleşme konusunda tüm insanlar duyarlıdır. Bütünleştirmek, birleştirmek; ayrıştırmaktan daha kolaydır. Bu siyasette de, ticarette de, eğitimde de, yaşamın her yerinde karşılaşabileceğiniz ve kabullenebileceğiniz bir durumdur.
1 Eylül Dünya Barış Günü, aklımıza, uzlaşmayı, anlaşmayı, birleşmeyi ve bütünleşmeyi soksun. Ayrıştırmadan bizi uzak tutsun. Siyasetin, politikanın, insan ilişkilerinin, iletişimin, nezaket olduğunu unutturmasın bize…
Dostlukla kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.