Adına benzemeyen ilçe
Uzun süredir yazmak istediğim bir konu vardı nihayet bugün fırsat bulabildim ve yazıyorum. Malum, gündemin yoğun olması ve aynı zamanda çok çabuk değişkenlik arz etmesi Bozkır gezimizle ilgili görüşlerimi yazmama engel olmuştu.
Geçtiğimiz temmuz ayında Bozkır Belediye Başkanı İbrahim Gün basın mensuplarını, hem Bozkır’ı tanıtmak hem de çalışmalarını yerlerinde göstermek amacıyla davet etmişti. Kendim de bu davete katıldım. Ve katıldığıma da çok sevindim. Çünkü Bozkır’a çok kez gitmiştim ama bu kadar gezme fırsatı bulamamıştım. Gördüğüm yerleri de hep gıyabında duyuyordum ama öğrenme fırsatı yakalayamamıştım. Bu gezi öğrenmeme de vesile oldu.
Bir kere başta şunu söylemeliyim ki Bozkır’ın yolları çok değişti. Artık gidip gelemeye çok uygun ve modern bir yolu var. Biz gittiğimiz gün çok az bir kısmında yapımlar sürüyordu ama sanırım şimdiye o yapımlar da bitmiştir.
Bozkır’ın adının boz kır olduğunu belirteyim. Aksi halde yemyeşil bir cennet adeta. Bozkır’ın merkezine girince yepyeni, çok modern bir ilçeyle karşılaşıyorsunuz. Bunun yanı sıra Belediye Başkanı İbrahim Gün’ün ortaya koyduğu projeleri gezdik ve yüzme havuzundan tutun, kültürel binalara; TOKİ’lerden tutun KAFEM cafelerine kadar hepsinin ilçeye katacağı müthiş bir vizyon olacağı kesin gözüküyor. Bu projelerin bitiminde tekrar gideceğiz. Bu projelerin çok şey kazandıracağı aşikar ve yerinde görmekte yarar var.
Bu arada Bozkır Kaymakamı Mustafa Demir’le de tanıştık. Hani bazı insanlara bulundukları koltuk çok yakışır ya Mustafa Demir de aynen öyle… Görevine çok hakim. Kaymakam olarak hani halk arasında bir tabir vardır ya “oturaklı” diye, aynen öyle. Çok iyi yetişmiş bir kaymakam. Ve bu arada Belediye Başkanı İbrahim Gün ile aralarındaki uyum da gözden kaçmıyor. Belediye Başkanı ve Kaymakamın el ele vermesi ilçede ilerlemeyi muhakkak ki daha da kolaylaştırır.
Bozkır’da Zengibar Kalesini ziyaret ettik. Kaleyi görmek için o alana tırmanmak inanın ölüm ama sonunda gördüğünüz tarihi eserler mükemmel. Ancak alanın sit alanı olmasına rağmen bir koruma durumunun olmaması da bir handikap. Bu konuda daha çok yazı yazacağız işin doğrusu.
Aygır Pınarı mesire alanına da gitmezsek olmazdı. Orayı da gördük. Adı Bozkır olan yerde adeta bir cennet bahçesi… Suyuyla, yeşilliğiyle, dağ eteğiyle mükemmel bir yer. Yavaş yavaş turizm buraya el atmaya başlamış, belediye de biraz bu konuda bakanlıkları falan zorluyor. Umut ediyorum ki Başkan İbrahim Gün, ilçe adına buralardan yararlanmasını gayet iyi bilecektir.
Bir de Eski Camii’yi atlamamalıyım. Ki bu konuda da daha çok yazacak konu var. Görülmesi gereken tarihi bir ahşap camii.
Tabii ki Bozkır’a gelip de tahininden bahsetmemek olmazdı. Birçok çok değerli tahin üreticisi var burada. Biz o gün Göktepe firmasını gezdik ve mükemmel tahiniyle karşılaştık. Odun fırınında işlemlerden geçen susam gerçekten çok leziz bir tahin haline geliyor.
Sözün özü şu: Bozkır’ın kullanıp kendini geliştireceği elinde müthiş materyaller var. Turizm, sanayi, üretim, sanat, her şey var yani. Ve bu materyalleri çok dikkatli ve açık bir şekilde kullanan; iyi bir idareci, sevilen bir belediye başkanı da var. Dolayısıyla Bozkır ismini bundan sonra hayatın her aşamasında çok duyacağa benziyoruz. Haydi hayırlısı…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.