Vatan Dediğimiz Nedir?!.
Vatan Dediğimiz Nedir?!.
Dünyada yeni bir düzen ve sistematik kurulma aşamasında olduğunu, yeni düzenin de bölgemizde cereyan edeceğini ve Türk Devlet olmadan da kurulamayacağını sürekli olarak vurgulamaya çalışıyoruz! Türk Devleti yüz yıl önce küresel ve emperyalistler tarafından ameliyata tabi olmuştur!. Bugün ise Bekası için hem sahada, hem de masada olmak zorundadır!. Asil Türk Milleti, yüz yıl önce, hem içerideki işbirlikçi mandacı ve satılmış zihniyet, hem de yedi düvele karşı, yedi bölgede kurtuluş ve kuruluş, direniş ve diriliş mücadelesi vermiştir!. Peki, bugün yaşamakta olduklarımızı nasıl okumalıyız?! Dünden bir farkı var mıdır?! Bugün ise, işbirlikçiler ve ağa baları tarafından, yeni dünya düzeni ve sistematiğinde ki kuruluş masasında olmayalım diye, içeriden ve dışarıdan kuşatma ve çevreleme operasyonlarına şahit olmaktayız!. Başarabilirler mi?! Tabii ki hayır!. Dünya insanlık tarihinden Türkleri çıkardığımız vakit geriye hiçbir şey kalmayacağına göre!. Dünya üzerinde varlık ve beka mücadelesi, küresel ve emperyalist hegemonya güçler ve asil Türk milleti ile olmuştur! Çünkü Türk demek, Adalet dağıtan ve Hakikat temsilcisi olduğuna göre!. Türk aynı zamanda, mazlum milletlerin de hamisi demektir!.
KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, İngiliz The Guardian gazetesine verdiği röportajda, Kırım'ın ilhakı gibi Kuzey Kıbrıs'ın Türkiye bağlanmasının korkunç olacağını, Kuzey Kıbrıs'ın Türkiye'ye bağlanması konusunun, Türkiye'nin kendi çıkarlarına da aykırı olduğunu söylemiş! Akıncı, İkinci bir Tayfur Sökmen olmayacağım, demiş! Peki, nedir Tayfur Sökmen hadisesi?! Tayfur Sökmen, Fransız mandasına ait olan Hatay Devleti'nin 1939'da referandumla Türkiye'ye bağlanmasını kabul etmiştir! 2015 yılında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı seçilen ve 26 Nisan 2020 tarihindeki seçimde yeniden aday olan Mustafa Akıncı, Kıbrıs’ın federal bir çatı altında birleşerek sorunların aşılabileceğini, Kuzey Kıbrıs'ın daha fazla bağımlı hale geleceği, Ankara tarafından yutulabileceğini, de sözlerine eklemiş!.
Peki, Kıbrıs ve Kıbrıs adası denilince aklımıza neler geliyor, kabaca izah etmeye çalışalım!. Kıbrıs Adası, çağlar boyunca, tarihin her döneminde çalkantılara sahne olmuştur!. Gerek stratejik konumu ve gerekse doğal zenginliği nedeni ile komşusu ve on binlerce kilometredeki emperyalist ülkeler tarafından zaman zaman işgal edilmiş, zenginlikler yağmalanmış ve sıkıntılı dönemler yaşanmıştır! Ada, 1571 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun hakimiyetine girmiştir!. Osmanlı İmparatorluğu, 1878 Rus savaşında, Britanya İmparatorluğu’nun desteğini almak amacı ile mülkiyeti Osmanlı İmparatorluğu’nda kalmak şartı ile ada, İngilizlere kiralanmıştır!. Türkiye 1923 yılında Lozan anlaşmasının 20. maddesi gereğince adanın İngiltere’ye ilhakını kabul etmiş ve İngiltere 1925 yılında Kıbrıs’ı ‘Kraliyet kolonisi’ ilan etmiştir!. 16 Ağustos 1960 yılında Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmuş ve Yunanistan, Türkiye ve İngiltere bu yeni Cumhuriyete garantör ülke oldu!. Rumlar Yunanistan’la birleşme yani Eosis’i gerçekleştirmek için Akritas planı adı altında harekete geçmiş ve Türklere saldırılar başlamıştır!. 20 Temmuz 1974’te Türkiye, garantörlük haklarını kullanarak adaya askeri müdahalede bulunmuş ve 15 Kasım 1983 yılında KKTC kurulmuştur!.
MHP Lideri Devlet Bahçeli, Kıbrıs Türklüğünü, Rum planlarına zincirleyip tutsak etmek maksadıyla elinden geleni ardına koymayan Mustafa Akıncı, Türkiye ve Türk milletine şükran duyması gerekirken sırtını dönmüş, yüzünü de zalimlere çevirmiştir! Bu ayıp ve ahlaksızlığın hiçbir vicdanda, hiçbir siyasi anlayışta yeri olamayacaktır!. Mustafa Akıncı, işgal ettiği koltuğa layık olmadığı açıktır! Bu nedenle Cumhurbaşkanlığından derhal istifa ederek emaneti Kıbrıs Türklüğünün iradesine tevdi etmesi kaçınılmaz ve hayati bir sorumluluktur! Akıncı ve yandaşları unutmamalıdır ki, Kıbrıs Türk'tür ve Türk kalacaktır!. Beşparmak Dağları'na dökülen şehit kanları hiçbir şart altında silinmeyecek, kutlu ceddimizin emanetleri çiğnetilmeyecektir! Kıbrıs Türklüğünün egemenlik haklarıyla oynayan karşısında Türk milletinin tamamını bulacaktır, ifade ve vurgularının, bölgemizde kurulmaya çalışılan, yeni dünya sistematiğine yönelik olarak, içeriden ve dışarıdan yürütülmekte olan kuşatma ve çevreleme operasyonlar ve bölgemizde oynanan küresel ve emperyalist kirli plan ve sinsi oyunlara ve içerideki işbirlikçilere de Kadim Türk Devlet Aklı çerçevesinde, okkalı bir Osmanlı tokadı olduğunu düşünüyorum!.
Türk Devleti, Kadim Türk Devlet Aklı ile birlikte, 15 Temmuz hain işgal kalkışmasından sonraki süreçte, devletin içine kadar sızmış işbirlikçileri bir bir temizlemiş ve halen de temizlik devam etmektedir!. İçeriyi sağlama aldıktan sonra, sınırlarımızda ki beka ve varlığımızı tehdit eden, BM'den kaynaklı tüm haklarımızı da korumak ve elde etmek için yapmış olduğu, Akdeniz, Doğu Akdeniz, Kıbrıs, Libya ve Suriye'deki tüm askeri ve stratejik anlaşma ve hamleler, yedi düvel ve içerideki işbirlikçi hainlerin uykularını kaçırmaktadır!. Tarih, kültür, coğrafya, medeniyet ve kadim devlet aklı, Anadolu'da ve yirmi dört milyon kilometrekarelik gönül coğrafyasında ki tüm bağlarını bir bir hatırlamaya, tazelemeye ve sağlama almaya başlamıştır!. Elbette ki böyle stratejik girişim ve hamleler birilerinin bölgemiz üzerindeki çıkarlarına aykırı olduğu ve karşımıza da çıkamayanlar, dolaylı ve dolambaçlı yollardan saldırılara geçecektir!. Fidanlarımızı kaybedecek ve canımızı da tabii ki yakacaklar!. Fakat, Asil Türk Milleti için, Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır, düstur ve idrakini, işbirlikçiler ve ağababaları, asla anlayamayacaklar!. Tabii ki Vatan Sağ olacak!. Elbette ki Türk Devleti ebed müddet devam edecek ve Var olacaktır!.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.