Gurbet Kuşlarının Sorunları
Yine bir ayrılış geldi çattı, yine ayrılık hüznüyle yüreklerimiz dağlandı.
Ah ayrılık ah, keşke ayrılıklar hiç olmasa, keşke sevdiklerimiz ile sevgi ve muhabbet bahçeleri, sevgi ve muhabbet hâneleri, sevgi ve muhabbet sokakları ve mahalleleri oluştursak.
Keşke bizler bu ruh ile mahalleride aşıp şehrimizi ve ülkemizi sevgi muhabbet atmosferine dönüştürsek.
Heyhât ki heyhât, şu arzularımız ve hayallerimiz, inanın şu dünyâda pek mümkün görünmüyor, çünkü dünyâ kurulduğundan beridir, hep bir ayrılıklar ve hep bir hasretlikler, hep bir kavuşabilme gayreti sergilenmiştir.
Tabi yâ ilk insanlar olarak öğrendiğimiz Hazreti Adem ile Havvâ Anamız da, tâ en başında ayrılığı tatmışlar.
Bizler onların nesillerinden gelen bireyler olarak, bu hissiyatı bilerek, yaşayarak ve hissederek bu günlere kadar geldik.
Vatana ahde vefâmızı, şehrimize ahde vefâmızı, mahallemize ahde vefâmızı, hattâ sokâğımıza ahde vefâmızı, hâsılı sülâlemize ve ailemize ahde vefâmızı taktim etmeye gayret ettik elhamdülillâh.
Hicret etti yeryüzünde nice Ademler ve Havvâlar.
Kimi dâvasından dolayı hicret etti, kimi de ekonomik sebeplerden dolayı hicret etti.
Kimi de tamâmen duygusal sebeplerden dolayı hicret etti.
Biz de hem duygusal, hem de ailevi sebeplerden dolayı gurbete giden kardeşlerinizdeniz.
Yine bir sonun başlangıcına gelmiştik,
Hani denir yâ sayılı gün tez biter, sanki bu sözler, bu inciler, bizleri anlatmakta ve hissettirmekteydi.
Sonuç itibariyle bir de bakmışız ki kendimizi dönüş yolunda buluvermişiz.
Evet evet biz de maalesef bu tâtilde, trafik radarına takılanlardanız.
Beyşehir’den Konya’ya doğru hareket hâlindeyken seyyar radara takılanlardanız.
Tabi ki polis memurlarımız da bizi durdurdu, şoförün ehliyet ve kimliğini istediler, ben de kimliğimi ve ehliyetimi memurlarımı taktim ettim.
Polis memurumuz yumuşak bir şekilde Aziz bey radara takıldınız, 110’luk yolda, 127 hız ile hız sınırını aşmışsınız dedi ve direkt olarak cezâ fişimi şahsıma taktim etti.
Arkasından da şu iyiliği yapmayı da ihmal etmedi, 15 içerisinde öderseniz indirimden faydalanabilirsiniz dedi ve bize hayırlı yolculuklar dedi.
Biz de Konya’ya döndük ve 1 hafta sonra bu cezayı Maliye’ye ödedik.
Bu vesileyle araba cezalarının Maliye’ye ödendiğini de öğrenmiş olduk.
Konya’dan ayrılmadan önce, vedâlar edildi, tekrar kavuşabilmek için, dilekler ve duâlar edildi.
Biz Fransa’dan, Paris’ten kara yolu ile geldiğimizden, tekrar kara yolunu tercih edecektik.
Önce İstanbul'a kadar yol aldık, aynı gece İstanbul’da yayıncı bir dostumuzun evinde misafir olduk.
Hoş bir akşamdan sonra, seher vaktinde bismillah dedik ve hayırlısıyla yola koyulduk.
Güzargahımızda bize en uygun gümrük kapısının, Hamzabeyli Sınır Kapısı olduğunu fark ettik ve o istikâmette ilerledik.
Hakikaten Hamzabeyli Gümrük Kapısı’nda çak fazla yığılma yoktu, çünkü bir çok insan Hamzabeyli’den sonra, Bulgaristan tarafındaki yolun çok kötü olduğunu bildiğinden dolayı bu gümrük kapısını tercih etmiyordu.
Belki de bu sebepten dolayı, bu kapıda yığılma olmuyordu.
Pasaport kontrolleri yapıldı, birinci kapıdan geçtik, lâkin ikinci kapıdaki polis memuru, Aziz bey plakanıza kayıtlı trafik cezânız gözüküyor dedi.
Ben de bu cezâyı ödedim dedim ve memura ödendiğine dâir makbuzu taktim ettim.
Zâten Konya’daki Maliye’deki memur, bu makbuzu mutlaka yanınız da tutunuz, sınır kapısında size sorabilirler demişti, hakikaten de öyle oldu, kendi kendime iyi ki de Maliye’deki memurun dediğini dikkate almış ve ödeme makbuzunu yanımda taşımıştım.
Tabi ki buraya kadar her şey çok güzel.
Son kapıdaki polis memuru dedi ki Aziz bey doğru siz bu cezâyı ödemişsiniz, lâkin sistemden düşmemiş.
Siz lütfen aracınızı şöyle kenara çekin ve gümrük binasındaki maliye memurundan, bu işlemin düzeltilmesini sağlayın ve daha sonra geliniz dedi.
Ben de arabayı polis memurunun dediği yere çektim, eşime ve çocuklarıma ben şu makbuzu işleme sokturalım dedim.
Doğru gümrük binasına vardım, oradaki maliye memurunu buldum ve ödediğim cezâ makbuzunu kendilerine taktim ettim.
Makbuzu aldı ve sisteminden baktı, beyfendi bu hâlen sistemde ödenmemiş gözüküyor dedi, bunu ben maalesef sistemden düşüremem, benim böyle bir yetkim yok dedi.
Beyfendi siz Mâliye’yi temsil ediyorsunuz, ben miktarı size ödediğime dâir makbuzum var dedim.
Doğru söylüyorsunuz lâkin inânın ben böyle bir düzeltme yapamıyorum.
Yoksa benim kasam da açıklık olur, kasamı ve sistemi sıkıntıya sokmuş olurum dedi.
Tekrar ödemelisiniz ve daha sonra Maliye’den bu parayı geri almak için başvurmalısınız dedi.
Ben bunu çok saçma bulunca, ödediğime dâir elimdeki makbuzun elimde olduğu halde ödemeyi kabul etmeyince, o da sizi o vakit müdürüme aktarayım dedi o bu meseleyi kendilerine aktarın dedi be müdürün odası sağdan 4.cü kapı dedi ve beni uğurladı.
Müdürün kapısında sıramı bekledim ve kapısını tıkladım ve içeri girdim.
Maruzatımı bildirdim kendilerine, müdür bey de bu benim işim değil ki, bu Màliye’nin işi dedi ve tekrar Maliye’deki memura sordu, Mâliye’deki memur kendisinin sisteme müdâhale edemediğini söyledi.
Bu sefer de aşağı kattaki müdür bey, beni yanına aldı ve Gümrük Genel Müdürü Sayın Salim Bayram Bey’in yanına çıkardı.
Salim Bayram Beye aşağı katın sorumlu müdürü sıkıntımızı dile getirdi ve odadan ayrıldı.
En başta bu sorunla alakalı bir şeyler yapamayacağını dile getirdi, dün de aynı sorunla karşılaştık ve vatandaş cezâyı tekrar ödedi ve öyle vatandan ayrıldı dedi.
Ben de ama sayın genel müdürüm, Salim Bayram Bey, elim de ödediğime dâir makbuz olmasına rağmen, neden aynı cezâyı tekrar ödeyeyim dedim. Bu çok saçma ve anormal olmuyor mu dedim.
O vakit siz Konya’daki Maliye’yi aramalısınız ve bu ödemeyi sisteme koymalarını talep etmelisiniz dedi.
Ben de bunu şu an yapamayacağımı, numarası bilmediğimi, eşimin ve çocuklarımın arabada olduğunu ve zaman kaybettiğimizi söylüyorum.
Bunu normalde sizin aramanız gerekmiyor mu dediğimde ben de numaraları yok Konya Maliye’nin dedi.
Ben de siz Gümrük Genel Müdürlüğü olarak bu numaraya ulaşamazsanız, ben sıradan bir vatandaş olarak nasıl ulaşacağım Sâlim Bayram bey dedim.
Bu meseleyi bu kurumun çözmesinin en doğrusu olduğunu, bu müdürlüğünde bu sorunlara, çözüm üretme makamı olduğunu söyledim kendilerine.
O vakit siz de haklısınız dedi ve sekreterine seslendi ve Konya Maliye’nin numarasını bulmasını istedi.
Sekreter hanım numarayı bulup getirdi, Genel Müdür Salim Bayram Bey, Konya’daki memur ile görüştü.
Konya’daki memur da doğrudur bu para bize ödenmiş fakat Emniyet Müdürlüğü bu ödemeyi henüz sistemden düşmemiş, ondan dolayı bizim elimizden bir şey gelmiyor dedi ve Emniyeti aramalısınız dedi.
Müdür Bey bana döndü ve aramamız gerektiğini imâ etti.
Müdür bey benim ulaşmam zor, siz bu makamda vatandaşın sorunlarını çözmek için varsınız diye biliyorum dedim. Kendileri de bize lütfen şöyle buyrunuz ve oturunuz, size bir şeyler ikram edelim dediler.
Ben de yanına oturdum, Salim Bayram bey, emniyetten yakin bir dostunu aradı ve maruzatı tekrar dile getirdi, o polis memuru da aynı tavsiyede bulundu ve zaman kaybetmesin, ödesin ve yoluna koyulsun dedi.
Ben de bu ödemenin çok gücüme gideceğini söyledim.
İnanın kardeşlerim miktarın azlığı ve çokluğu önemli değildi, yoksa vatan sağolsun der geçerdik.
Lâkin bu bizim ülkemize yakışan bir sistem değildi.
Bu bozukluk bir an önce giderilmeliydi, vatandaşlar da mağdur olmaktan kurtulmalıydı.
Ben meselenin hallolması için, müdür beye biraz daha fazla baskı yapınca, kardeşim ben bu meseleyi çözemedim, istersen kendisi hakkında suç duyurusunda bulunabileceğimi dile getirdi.
Biz de böyle bir şey düşünmediğimizi, sâdece ve sâdece mâğduriyetin ortadan kalkabilmesi için gayret ettiğimizi ve çözüm aradığımızı dile getirdik.
Bana müdür bey dedi, bakın ben sizin için uğraştım aradım falân dedi.
Ben de aslında siz benim için yapmadınız, siz sâdece sorumluluğunuzun gereğini yaptınız, siz Hamzabeyli Gömrük Müdürlüğü’nün başı ve çözüm üreticisi ve tâbiri câizse karanlıkları aydınlık edicisiniz dedim.
Sonra ben size daha ne yapabilirim ki dedi. İsterseniz bu parayı ödemeden gidebilirsiniz, lâkin tekrar ülkeye bu araçla giremezsiniz dedi.
Sonuç ? Sonuç mu kardeşlerim, buz gibi, paşa paşa bu parayı ödemek için Mâliye’ye vezneye gittim.
Sorunu çözebildiniz mi dedi maliye memuru, ben de gereksiz bilgilerle sizi daha fazla yormayayım dedim ve ödediğim miktarın aynısını bir daha Mâliye’ye ödedim.
Oradaki memur açıklama kısmına şunları yazayım mı dedi.
Şu tarihte ödediğim miktarı tekrar ödüyorum diye yazayım mı dedi.
Ben de pek iyi olur dedim ve ödeme makbuzunu tekrar alıp kapıdaki polis memuruna makbuzu gönderdim.
Sağ olsun polis memuru bizi iyi yolculuklar diledi ve arkasından şu hatırlatmayı da yaptı.
Gerekli haklarınızı aramayı ihmal etmeyiniz dedi ve bizi sâkin bir şekilde uğurladı.
Bu kızgınlık ve üzüntüyle tekrar yola koyulduk.
Bulgaristan, Sırbistan, Macaristan, Avusturya, Almanya ve daha sonra da Fransa'ya ve Paris'e giriş yaptık elhamdülillâh.
Rabbimiz bütün yolcuların önünü ve arakasını, sağını ve solunu, üstünü ve altını hayırlı eylesin inşaallâh. Âmin.
Anadolu’da Bugün Gazetemizdeki son yazımızı sizlere taktim ediyoruz,
2 yıla yakındır bu köşe de, gönlümüzden ve aklımızdan geçenleri, hayallerimizi ve olmasını arzuladığımız istekleri, sizlerle paylaşmaya gayret ettik elhamdülillâh.
Rabbimiz söylediklerini önce kendi enfüsünde, kendi hayatın da tatbik edenlerden ve uygulayanlardan eylesin inşallâh.
Edebiyat üzerine bazı çalışmalarımızın yoğunluğundan dolayı, siz kıymetli okurlarımıza, saygıdeğer Anadolu’da Bugün Gazetemizin emektarlarına, maddi ve manevi destek sağlayanlarına vedâ ediyorum.
Anadolu’da Bugün Gazetesi’nin güneşi hiç sönmesin, üzerindeki yıldız her dâim parlasın, emektarları da her dâim aşk ve huzur ile yol alsın.
Yeryüzündeki insanlığın olmaya, hamlıklarını da atmaya ihtiyaç vardır.
Medya tam da burada çok önemlidir.
Anadolu’da Bugün Gazetesi bu minvalden dolayı da çok değer arz etmektedir.
Ne mutlu hakka ve hakîkate köprü olan Medyacılığa ve Gazeteciliğe.
Ayrıca beni bu köşeye taşıyan Türkan Taşcı Yılmaz yeğenime, Yazı İşleri Müdürümüz Gamze Erdoğan Hanım Efendiye, ayrıca Genel Koordinatörümüz Erhan Dargeçit beye de ayrıca teşekkürlerimi iletiyorum
Tabi ki bu gazetemizin Elif gibi doğru ve sağlıklı kalmasını sağlayan Anadolu’da Bugün Gazetesi’nin sâhibi sayın Ahmet Baydar Beye teşekkürlerimi taktim ediyorum efendim.
Bu duygularla her birerinizi ayrı ayrı selamlıyor ve hürmetlerimi iletiyorum, kalın huzur ile kalın sağlıcakla kıymetli bilgi dostlarım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.