Yolcu Aziz Kaya

Yolcu Aziz Kaya

Paris’te Bir Gece

Paris’te Bir Gece

Paris'te gece 01:30 sularında elimdeki paket yemeği, sokakta yatan birine teklif ediyorum.

Bana bakıyor ve sonra insâna yakışır bir şekilde şöyle diyor.

Ben karnımı doyurdum, siz onu aç bir insana verin, aç bir insanın hakkını almayayım diyor.

Bu ne büyük kanaât mâşaallâh.

Yeryüzüne bu kanaat o kadar çok lazım ki hem de o kadar çok lâzım

Bir bakıyorsun zengin de kanaât yok,

Bir bakıyorsun fakir de kanaât yok,

Bir bakıyorsun tok ta kanaât yok, açta kanaât yok,

Bir bakıyorsun meslekler de sebeât ve kanaat yok.

Lâkin biz biz olalım, ama aslâ ve kellâ kanaât ile tembelliği bir birine karıştırmayalım.

Kanaatın değerini verenler, gayret eden kullardır.

Gayretsiz kanaât, bereketsizliğin kapısını aralar. Bereketsizliğe ise kanaat etmek çok zordur.

Kanaâtsiz insanların, maalesef uçmak için hiç bir zaman kanatları olmuyor.

Maalesef kanaatsiz insanlar, meselelere yukardan kuş bakışı bakamıyor,

Yukardan bakamayan kanaâtsiz bireyler, felaketleri önceden sezemiyor.

Bu sezilemeyiş, maalesef vâr olan ferâsetleri de öldürüyor.

Oysa kanaat dengedir.

Biz kanaatsiz insanlar, kendi hayat televizyonumuz dururken, başkalarının hayat televizyonunda zaman kaybetmemelidir. Çünkü o film sana hitap etmiyor,

O film sana zaman kaybettiriyor,

O film belki de seni zehirliyordur.

" Pirinç aramaya giderken, bulgurdan da olursun. " Denir yâ!

Biz de acaba, bulgur mâhiyetinde hangi değerleri, hangi kaliteleri kaybettik.

Sen ey kul! Farkında değil misin kendi hayat filmini çektiğinin

Ey cân! Madem filmin de eksiklikler var,

O vakit irâdei cüziyyenle yazdığın senaryoyu, tekrar bir gözden geçir.

Sen hâlâ iyi bir senaryo yazabilirsin.

Sen hâla kendi filminin baş rolünde de oynayabilirsin.

Unutma bu çektiğin ve baş rolün de oynadığın film, sadece bu dünyada gösterime girmeyecek.

Bu film aslında, esâs âhiret yurdun da gösterime girecek.

Belki orda ödül alacak, belki de cezâ alacaksın.

Neden mi cezâ ?

Çünkü insan çektiği filmlerle,

Çünkü insan oynadığı çirkin rollerle, dünya da nice insanlara kötü örnek olur da ondan.

İşte o dem âhirette, hem kendini hem de seyredenleri yaktın kavurdun diyecekler. Sonra da cezâ üstüne cezâ! Kambur üstüne kambur koyacaklar sırtımıza.

Peki değer mi bu kadar yükü çekmeye, vâllahi değmez!

O vakit ana konumuza dönüyor, kanaat atına biniyor, dört nala hakikatimize ilerliyoruz.

Bizler vâr olan nimetlere de şükrediyor, Allah’ın koyduğu dengeyi ve kanaati de kendimize kılavuz ediyoruz.

Belki o vakit sokaktaki sarhoşu ve kıloşarı hor görmeyiz.

Belki o vakit, bizim onlardan öğrenebileceğimiz bir şeyler vardır diyebiliriz.

Belki bizler, onları önemsemez adam yerine koymazsak, belki de, bizim adamlığımızı tamamlayacak olan o sırrı duyamayacağız

Kim bilir belki de olgunlaşmamızı da sağlayamayacağız.

Ey cânlar!

Her duyduğumuzu ve gördüğümüzü hikmete çevirmekte bizim elimizde, zillete çevirmekte bizim elimizde.

O vakit bizi yaratan Allâh nasıl bakın diyorsa, öyle bakalım, nasıl duyun diyorsa öyle duyalım inşaallah.

Belki o vakit kanaat tarlasındaki nimetlerden faydalanır, dengeli bir şekilde hayatımızı düzene koyar, elimizdeki vâr olana da şükrederiz.

Şükrün büyüğünü yap ve kanaat et. Unutmâ! Kanaat bereketin anahtarıdır.

Kanaatsizlik ve şükürsüzlük çok acı bir firendir, acılar yaşamak istemiyorsanız bu tehlikeli fireni kullanmayınız.

Kanaatsizlik bataklığında kaybolmak istemiyorsanız, vâr olana şükrediniz.

Kanaatsizlik bineği deli taya benzer, insanı nereye fırlatacağı hiç bilinmez.

Yokluğun da, varlığın da yakıtı kanaâttir. Kanaatin yakıtı ise gayrettir, gayretin yakıtı ise duâdır, duânın yakıtı ise tevekküldür. Tevekkülün yakıtı ise imandır.

İman kullanıldıkça bereketlenen bir enerjidir.

Kim bilir belki de şu insanoğlu, o imân enerjisini arıyordur, lâkin bunu farkında değildir.

Bir farkına varabilse, işte o vakit her şeyi terk edecek, o imân enerjisini de gayreti ve kanaati ile tedârik etmenin yoluna gidecek.

Ey Azîzim, şimdi önce aynanın karşısına geç, lütfen kendine bir bak, ben bu iman enerjisine muhatap olmuş muyum diye bir bâk.

Unutma! İmânâ muhatap olamayanlar, hakikate ve hakîkatine ayna olamaz.

Ey Ademoğlu! Nedendir bu inadın, nedendir bu aç gözlülüğün, yetmedi sana verilen nimetler, hadi artık sana verilen nimetlere kanaât et.

Anadolu’da Bugün bizler, her zamankinden daha fazla gayret edelim, her zamankinden daha fazla kanaât edelim inşaallâh.

Anadolu’da Bugün bizler, çok şanlıyız.

Neden mi şanslıyız? Çünkü tarihimiz de nice gayret eden ve nice kanaât eden yıldız mâhiyetinde köşe taşarımız vâr.

Bu âlemden göçen köşe taşlarımızın mekânı cennet, makâmı da âlî olsun.

Hâlen yaşayan yıldız mâhiyetindeki köşe taşlarımıza da Rabbimiz hayırlı ömürler versin inşaallâh.

Bu duygu atmosferiyle Anadolu’da Bugün Gazetemizin emektarlarını, pek kıymetli okurlarını ve pek değerli okurlarını, maddi mânevi destek sağlayanlarını saygı ve hürmetle selamlıyorum efendim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yolcu Aziz Kaya Arşivi