Konya’da Haftasonu
Konya’da Hafta sonu ne yapılır? Neler yapılmaz ki, eskiden bağa bahçeye gidilir, eş-dost ziyareti yapılırdı. Günümüzde ise Konya büyüdü kocaman bir metropol haline geldi. Metropol şehir aynı anda birçok faaliyetin olduğu yerlerdir. Konya’da da birçok etkinlik cumartesiden pazara uzanmaktadır. Genelde Perşembe ya da Cuma’dan başlayan etkinlikler, cumartesi devam etmekte, insanlara dolu dolu bir gün yaşatmaktadır. Hz. Mevlana’nın 752’nci vuslat etkinliklerinin olduğu 10-17 Aralık dışında da hafta sonu yapılacak işler mutlaka vardır. Ancak bu tarihler arası çok daha yoğun geçmektedir.
Büyük etkinlikler için yapılan Selçuklu Kongre Merkezi yanında çok sayıda salonda sohbetler, sergiler ve konferanslar bulunmaktadır. Bunların dışında zaten hareketli bir şehir olan Konya’da, eski şehir civarında, yürüyüş güzergahında kalabalıklar her zaman ilgi çekmektedir. Her ne aranır ise bulunabilecek mekanların alışveriş yapılan modern yerlerden farkı buraların geleneksel yapıyı yaşatıyor olmasıdır. Alışveriş merkezleri sadece Konya’da değil, hemen her şehirde aynı özellikler sunar. Hatta AVM türü yerlerin Dünyada da benzer özellikler göstermesi, çocuklar dışında benim yaşımda bulunanlara verecek çok da önemli bir faydası bulunmamaktadır. Nerede olursa olsun yaşayan bir şehir görmek istendiğinde gidilebilecek yerlerin başında, kesinlikle geleneksel yapının korunduğu, yaşatıldığı mekanlar vardır.
Ahmet Hamdi Tanpınar şehirlerdeki sosyal ve kültürel yapıyı anlattığı 5 şehir kitabında bunun önemini ve değerini anlatır. Kitapta Konya ile ilgili bölüm çok dikkat çekicidir. Şehri tanımak ve anlamak isteyenlerin sokak çeşmelerinden su içmelerini ve bir ağaç gölgesinde dinlenmelerini tavsiye eder. Gerçekten de sokak çeşmelerini, eski camilerini ve sokaklarını alıcı gözle izlerseniz, yazarın ne demek istediğini anlarsınız. Birbirine çok yakın olan mescitler, camiler ile hemen her sokakta karşınıza çıkan çeşmelerin suyu size gerçek bir dinlenme ve nefes alma duygusu yaşatır. Bu nedenle yaşayan bir şehir görmek isterseniz şehrin kalbinin attığı mekanları görmeniz gerekir. İşte bu mekanların bulunduğu, yaşatıldığı ve her gün bıkmadan usanmadan yeniden dizilen malları ile eski şehrin kalbi bedesten çarşılarında atmaktadır. Buralar geleneksel yapının korunduğu önünden geçilen, bazen dikkat edilmeyen ilginç mekanlardır. Çocukların ve gençlerin çok ilgisini çekmeyen ancak daha ileri yaşlarda insanların görmek istediği ve mutlaka bir ahbabının bulunduğu yerlerde esnaf çaycıları sürekli koşuşturan dağıtıcıları ile önemli bir durak oluşturur. Gerçekten değişmeyen, kaliteli ve temiz bir çay içmek isterseniz, bir esnaf çay ocağına uğramanız gerekir. Eski dönemlerde içilen kahvenin yerini alan çay, vazgeçilmez bir içecek olarak yaşayan şehrin attığı kalbi gibidir. Bu bakımdan Ahmet Hamdi Tanpınar’ın bahsettiği gölgelerin yerini bugün çay ocakları almıştır, diyebiliriz.
Şehrin sosyal ve kültürel hayatına etki eden bedesten çarşılarının da turistik, görülmeye değer özelliklerinin ortaya çıkarılması için, bazı küçük modern dokunuşlara ihtiyacı var diye düşünüyorum. Ben geleneksel bir yapıdan gelen birisiyim ancak modern dokunuşların etkilerinin de ciddi oranda görünürlüğü artırdığını da biliyorum. Mevlâna Haftası gibi bir etkinliğin olduğu şehirde, bu haftanın değerini bilerek ve şehrin marka değerini artırmak bunun sonraki etkinliklerin etkisinin artırılması için bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Elbette sadece bu değildir, çocukların ilgisini çeken Bilim Merkezi ve Canlı Kelebek Müzesi gibi yerlerin diğer sosyal ve kültürel faaliyetlere katkı sağlaması olasıdır. Bunların da şehrin cazibesini artıracağına kuşku yoktur.
Diğer taraftan hafta sonuna cumartesi sabahı, Sille’de kahvaltı ile başlamak mümkündür. Turizm firmalarının ve turistik faaliyetlerin bunu göz önünde bulundurması gerekir. Ayrıca diğer yemek yerlerinin temiz, sağlıklı ve kültürel değerleri koruyacak şekilde denetlenmesi, korunması da önemlidir. Şehrin kalbinin korunmasına yönelik olarak yenilenen Bedesten Çarşıları gibi geleneksel lokanta ve yemek yerlerinin de geleneksel yapıyı bozmadan modernleşmesi mümkündür. Bu açıdan değerlendirildiğinde Konya dünyada bulunabilecek en önemli kadim şehirlerden birisi olmasının önünde hiçbir engel bulunmamaktadır. Yazarın dediği gibi kendi içinde çok zengin ancak dışarıdan görünemeyecek kadar gizemli bir yapıdadır. Bu gizeminin öne çıkarılması ancak içsel bir değerle ortaya çıkar. Bunun için dışarıdan bir danışman ya da kaynak bulmaya gerek yoktur. Diğer bir deyişle yerel insan gücünün potansiyeli Konya’da turizme dayalı gelişmeye yetecek düzeydedir. Yapılacak olan sadece bakmak, görmek ve doğru politikalar uygulamaktır.