Yolcu Aziz Kaya

Yolcu Aziz Kaya

İLAHLAŞTIRDIKLARIMIZ

İLAHLAŞTIRDIKLARIMIZ

İlahlaştırdıklarımıza ibretle bir bakalım. Allâh'a yaklaşmamıza vesîle olacak basamakları, nasıl da bir bir yok ettiğimizi, ne olur artık fark edelim.

Hadi ey cân.

Farkındalığını ortaya koy, sen farkındalığını ortaya koymazsan şayet, zaman dilimleri böyle ilerlerse eğer, biz mâlesef kendi kendimizi yakacağız, üstelik değersiz bir şekil de yakacağız.

Azîz'im, kimimizin ilâhı paralarımız olmuş, kimimizin ilâhı makamlarımız olmuş,

Kimimizin ilâhı şöhretlerimiz olmuş,

Kimimizin ilâhı kibirlerimiz olmuş,

Kimimizin ilâhı inatlarımız olmuş,

Kimimizin ilâhı hasetlerimiz olmuş,

Kimimizin ilâhı dedikodularımız olmuş,

Kimimizin ilâhı yalanlarımız olmuş,

Kimimizin ilâhı patronlarımız olmuş,

Kimimizin ilâhı kocalarımız olmuş,

Kimimizin ilâhı hanımlarımız olmuş,

Kimimizin ilâhı evlatlarımız olmuş,

Kimimizin ilâhı cinselliklerimiz olmuş,

Kimimizin ilâhı maddelerimiz olmuş,

Kimimizin ilâhı haramlar sofrası olmuş, kimimizin aynı an da belki de bir çok ilâhı olmuş.

Elbet hiç kimse hiç kimseyi ölçemez ve biçemez,

Elbet hiç kimse hiç kimseyi yargılayamaz ve hüküm veremez.

Elbet hiç kimse hiç kimseden üstün değildir, yâni insan olarak her birerimiz Adem oğulları ve Havvâ kızlarıyız.

Yâni demem o ki yüce sanatkâr olan Allâh, her kulunu sevdi de yarattı, sevilenler ise değer arzeder.

Ey sevilerek yaratılan insân, sâhi sen de seni seviyor musun,

İnsan da kendi kendini sever mi ? Bu bencillik, bu egoistlik olmaz mı ? Tabî ki olmaz, bir sefer sen sevilerek yaratılmış bir kulsun.

Sevenin Allâh olduğunu düşünecek olur isek, o vakit Allâh'ın sevdiğini sevmek farz mâhiyetin de gibidir.

Ey cân,

Allâh'ın sevdiğini sen de sev, sen de âdemi sev, sen de yaradılanı sev, en mucize varlık olarak yaratılan insanı sev, sen de seni bu sebebler silsilesinden dolayı sev.

Hattâ sevmekle yetinme, kendi kendine de âşık ol,

Sen sanâ âşık ol ki, ayağın yanlış yollara sapmasın

Sen sana âşık ol ki, gözlerin nâmahremlere dönmesin

Sen sana âşık ol ki, dilin ondan başkasını zikretmesin

Sen sana âşık ol ki, kulağın haramlara kapalı olsun

Sen sana âşık ol ki, ellerin haramları tutmadığı gibi, elinin tersiyle de itsin ve en sevdiğine sâdık olsun.

Tam da bu nokta da, aklıma yaşadığım bir hatıra, yaşadığım bir anı geldi.

Belki 30 yıl önce, Paris'te çalıştığım kitabevine ben den 8 veyâ 10 yaş büyük olan beyefendiler geldiler.

Kendileri Almanya’dan Paris'e ziyârete gelmişler, biz de kendilerine ikramlarda bulunduk,

Bu birliktelik sohbete ve muhabbete dönüştü. Konu bir şekil de ellere ellerimize gelmişti.

İçlerinden en büyüğü bana dedi ki ellerinin içerisinde Arapça sayılarla 99 yazıyor dediler.

Ben de bunu duyar duymaz sormayı ihmal etmedim.

Bunu ellerim de göstermelerini ve nasıl okumamız gerektiğini, nasıl kavramamız gerektiğini sordum.

Onlar da zâten bu soruyu sorman için bu bilgileri sana aktardık dediler.

Şimdi sağ elini aç dediler, ben de açtım.

Arapca harfler sağdan okunur dediler, ben de evet biliyorum dedim, bu bilgiyi tâ çocukluğum da, elif cüzü öğrenirken öğrenmiştik dedim.

O vakit senin bu bilgin, bizim sana izahat vereceklerimizi kolaylaştıracak dediler.

Sağ elini avcun açık bir şekil de masaya koy dediler.

Ben de onların dediğini yaptım ve masaya elimi koydum

Elinin sağındaki birinci rakam 8 dir, onun solundaki rakam ise birdir yâni sağ elin de 81 yazıyor dedi.

Şimdi bir sol eline bakalım dediler.

Sen şimdi bir de sol elini masaya koy bakalım dediler.

Ben de hayretle ikinci elimi masaya koydum, sonra birinci Arapça sayın 1 olduğunu gördüm, ikinci Arapça sayının ise 8 olduğunu gördüm.

Yâni sol elimde ise Arapça oparak18 yazıyordu.

Şimdi bir de matematik yapalım ve bu iki sayıyı toplayalım dediler.

Ben de tabîki dedim ve topladım sonucun 99 ettiğini gördüm ve kendilerine bu çıkan sayıyı söyledim.

Ben de bu 99 sayısı ne anlama geliyor dedim.

Onlar da 99 sayısının Allâh'u Teâlallâh'ın 99 Esmâül Hüsnâsından haber ettiğini, insanın da bu 99 Esmâül Hüsnâ ile sırlandığını, bu Esmâül Hüsnâ ile beslendiğini, bu Esmâül Hüsnâ ile daha iyi anlaşılacağını söyledi.

Kim bilir belki de insanının anahtarı da bu 99 sayısı ve Esmâül Hüsnâsı’dır.

Nasıl ki bir apartmanın veyâ bir evin bir kapısı vâr ve her kapının da mutlakâ bir anahtarı vâr ise, insanın da mutlaka kapı niteliğinde, anahtar niteliğin de sırları ve hikmetleri vardır.

O sırların belki de en kıymetlisi ellerimizde 99 yazan sayılardır.

Ey cân kardeşim, o vakit kendi sırrımıza ermek ister isek, o vakit Eûzübillâhimineşşeytânirracîm ve Bismillâhirrâhmânirrahîm demeliyiz.

Yüce Allâh Kur'ân-ı Kerim de, OKU Diyor, üstelik inen ilk âyetin Oku olduğunu uzun uzun düşünmeli ve tefekkür etmeliyiz.

Kendini, kendindekini oku ey cân

Özünün esmâ sırrını oku ve o sırrı bizâtihi bilerek giyin

Unutmâ özüne kör olanlar, ne kendilerini ne de başkalarına aydınlatabilir ve bilgilendirebilir.

Namazlardan sonra 33 + 33 + 33 tesbih duâsı okur ve yüzümüzle ellerimizi sürer ve 99’u yüz ederiz.

Yüzlerin de iki sıfırını tekrar atacak olur isek, geriye sâdece 1 kalır, vahdet kalır.

Yâni Allâh kişiye âyan ve beyân olur.

Ey Adem, tekrar yazımızın başına dönecek olur isek.

Unutmayınız, sizi sevip de yaratan Allâh’ta çok kıskançtır,

Kendinden fazla başkasının sevilmesini istemez.

Kim yaratandan fazla, yaratılânı sever ise ise inanın o vakit Yaratan bizleri farklı farklı imtihanlardan geçirir.

Dikkat ey kardeş dikkat et! Bu imtihanlardan rahat geçmek istiyor isen, o vakit Kur'ân-ı ve Sünnet'i kendine dost eyle, rehber eyle, kılavuz eyle.

Amân hâ, kendine bilerek veyâ bilmeyerek ilahlar edinme.

Unutmâ, Allâh kuluna kâfidir, Şâyet kul Allâh'la berâber ise vâllâhi sorunlar vız gelir, tırıs gider.

Sırrın ile sırlan ki değerin artıkça artsın. Değerin arttıkça da hiçliğin sultanlığına basamak basamak yaklaş.

Hiçliğini besleyenler, hakikâtteki değerini yeşillendirir.

Anadolu’da Bugün, bizler de yeşerelim, bizler de yeniden yeniden doğalım

Hiçliğimizi toprağın altına gömmekten hiç çekinmeyelim, zîrâ toprak inkarcılardan aslâ değildir, toprağı yok tan vâr eden yaratan da, ol enriyle vâr eden Allâh aslâ inkar etmez.

Kim ne kadar çalıştı ise, mutlaka misliyle karşılığını da alacaktır diye düşünmekte ve imân etmekteyiz.

Bu duygu yoğunluğuyla, Anadolu’da Bugün Gazetemizin emektarlarını, kıymetli okurlarını ve maddi mânevi destekleyenleri cânı gönülden selamlıyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yolcu Aziz Kaya Arşivi