Pazar neşesi
Her gün siyaset yazmakla olmuyor. Arada bir de özlü ve düşünceli bir şeyler yazarak insanları tebessüm ettirirken biraz da düşündürmek gerektiğine inanıyorum. O nedenle bugün sizinle bir fıkra paylaşmak istiyorum.
“Efendim, günlerden bir gün, iki tane doğuştan kör adam varmış.
İki kör arkadaş, bir restorana gitmeye karar vermişler.
Paylaşmak için bir tabak dolma ısmarlamışlar.
Başlamışlar beklemeye.
Efendim, yemek gelince yemeye başlamışlar. Birazdan aralarından biri diğerine demiş ki, “Sen çaktırmadan ikişer ikişer yiyorsun galiba...”
Öbürü de şaşırmış bu işe ve hemen cevap vermiş “Yooo, nereden çıkardın?”
-Birincisi demiş “Ben öyle yapıyorum da ondan...”
Aslında buradan çıkartılacak ders, herkes herkesi kendi gibi zannedermiş. Kişi kendisi nasıl ise karşısındakini de öyle görürmüş.
İnsanoğlunun kendisi bir ayna görevi görmektedir. Bu aynaya bakan kimse karşısındaki aynanın yansımasında kendisini göreceğinden karşısındakini de kendisi gibi biri zanneder. Yani aydınlık bir adamsan karşındakini de aynı görürsün. Yok karanlık bir insansan karşındakini de yine aynı karanlıkta görürsün.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Niyetin iyi bir şeyse karşındakinde de aynını görürsün. Yok çıkarcı ve menfaatperest biri isen yine karşındakini öyle görürsün.Başkalarına, kendi kafanda ürettiğin bir takım özellikleri yapıştırarak, bundan keyif alan bir adamsan, başkalarının seni nasıl algıladığı konusunda feci takıntılı bir insan olduğunu söylemek mümkün.
Fakat gözden kaçırdığın bir konu var: Başkasına ne yapıyorsan, yaptığınla kendini anlatıyorsun esasında. Kimseyi uzunca bir süre kandıracağını düşünenler, er geç yanıldıklarını göreceklerdir. Çünkü kimse aynı hatayı ikinci kez yapmaz.
Eğer insanlara kaşına-gözüne, inancına-fikrine, işine-gücüne, dışarıdan nasıl göründüğüne bakarak etiketler yapıştırmıyorsan seni tebrik ediyorum. Yetişkin bir insan olarak bu kadar dış etkenle karşılaşıp hâlâ “temiz” kalabilmişsin-büyük başarı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.