Mesleklerde zamana yeniliyor
Bir zamanların en gözde meslekleri de zamana karşı direnemeyip usul usul Türk ekonomi hayatından çekilerek anılarımızda yaşamaya başlıyor. Bundan önce herkesin ilgisini çeken bazı meslekler, ilgisizlikten ve gelişen teknolojiden nasibini alarak ya yok olmakta ya da son günlerini yaşamaktadır.
Mesela zamanında çeyizlerin vazgeçilmezi olan ve büyük bir emekle işlenerek dikilen yorganlar, teknolojiye yenik düştü. Önceleri sarılarak uyuduğumuz yün yorganlar nerede ise tamamen yerini elyafa bıraktı. Durum böyle olunca da eski yorgancılardan eser bile kalmadı.
Bundan önce mahalle aralarına gelerek yaktıkları ocak başında kalay yapan kişilerden eser kalmadı. Kalaycı diye bağırarak evlerdeki bakır kapları kalaylamaya talip olan kalaycıları artık tek tük görebiliyoruz. Kalay kaplar zaman içerisinde yerini emaye ve çelik kaplara bıraktı.
Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Yine örnek olarak bir saatçilik, bir ayakkabı tamirciliği, bir semercilik, bir yaylı araba yapımcılığı vs. Bu örnekleri çoğaltmamız mümkün. Ancak el emeği ve göz nuru bu mesleklerin yaşatılması, insanlara tanıtılması gerektiğini düşünüyorum.
Şimdiki genç nesil al, kullan ve at düşüncesinde hareket ederek, kullandığı aleti tamir ettirmemektedir. Sadece elektronik cihazlar dışında tamire verilen şeyler görmek neredeyse imkansız. İnsanlar sadece tüketime yönelik çalışmalar yapmaktadır.
Artık kullandığımız ürünlerin menşeini öğrenmek yerine sadece fiyatlarını sorarak ürünler satın almaya başladık. Böyle olduğu içinde piyasaları çok sayıda çakma ve korsan ürünler satılmaya, sağlığımıza zararlı olmaya başladılar.
Bilim adamlarının ve uzmanların sağlığımıza zararlı olduğunu söylediği bir çok ürünü sadece ucuzluğu ve gösterişi için bile bile alıp kullanmaya başladık. Ayakkabı, gözlükler, plastik alet ve oyuncaklar bunlardan başlıcaları.
Özellikle çocuklarımıza aldığımız plastik oyuncaklar adeta birer hastalık tetikleyicisi. Ama bunları duya duya yine de alıyoruz. Eskilerin tahta oyuncaklarını kullanmıyoruz bile.Ayak sağlığımızı hiçe sayarak Çin malı ayakkabılar alarak ayaklarımızdan şikayet ediyoruz. Yerli malı ayakkabılara dönüp bakmıyoruz bile.
Aslında bu örnekleri daha da çoğaltabiliriz.Sağlıklı ürünler üreten unutulmaya yüz tutmuş mesleklerimizi yeniden canlandırarak hem meslek kültürümüzü korumuş ve hem de sağlığımızı korumuş oluruz. Eskilerin dediği gibi “ucuzsa vardır bir illeti, pahalı ise vardır bir lezzeti. Eski sağlıklı günlerimize dönmek umut ve dileğiyle
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.