Külliye tartışması
7 Ocak 2015 tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Esenboğa Kampüsünün açılış töreninde yaptığı, “ “Kampus, yerine “külliye” desek daha güzel olur. Esenboğa Kampüsü yerine “Esenboğa Külliyesi” daha isabetli olur…” sözleri, hala tartışılmaya devam ediyor.
Kamuoyunda geniş yankı uyandıran bu sözler, aynı zamanda üniversiteleri de ikiye bölmüş durumdadır. Bir kısmı külliye kelimesinden yana fikirlerini söylerken, bir kısmı da kampus kelimesinde ısrar etmektedir.
Aslında bu konuyla ilgili olarak yapılan çalışmalar da göstermiştir ki, üniversitenin bizzat kendisi yabancılaşmaya neden olabilecek etkinlikleri bünyesinde taşımaktadır. İnternet üzerinden yapacağınız bir araştırma size bunları rahatlıkla gösterecektir.
Aslında üniversite, Türk toplumunun sosyokültürel kökeninden çıkmış bir kurum değildir. Başka bir ifade ile Türkiye’de yükseköğretim kurumları daha önce var olan medreselerin, yani bize özgü geleneksel kurumların evrimi ile ortaya çıkmamıştır. Tam tersine Batının kendi kurumlarının evrimi ile ortaya çıkmış olan üniversiteler, Batılılaşma sürecinde olan Türkiye’ye adapte edilmiştir.
Üniversitenin bu özelliği, geleneksel aile çevresinden gelen gençlere yabancı gelmektedir. Üniversite içerisinde kullanılan dekan, rektör vb. kavramlar, onların geleneklerinde olmayan kavramlardır.
Bizde üniversite ile ilgili Batı kaynaklı kavramlar, 1933 Üniversite Reformu’ndan sonra kullanılmaya başlanmıştır. “Külliye” yerine “Kampus”, “Darülfünûn” veya “Medrese” yerine “Üniversite”, “Darülfünûn Emini” yerine “Üniversite Rektörü”, “Başhoca” yerine “Dekan” gibi kavramlar kullanılmıştır. Bu kavramlar, bizim kültürel birikimimizden türetilmiş ve geliştirilmiş değildir.
Kendi kültürel birikimimizin ürünü olmayan bu kavramlar, tepeden inmeci bir yaklaşımla bu topluma ve kültür kurumlarına sokulmaya çalışılmıştır. Aslında bu, bir anlamda taklitçiliktir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.