Bir ülkenin büyümesi ve diğer ülkeler ile yarışabilmesi ancak yetişmiş ve kendi iş alanında uzmanlaşmış insan kadrolarıyla mümkündür. İnsanlar okudukları ve eğitim aldıkları konularda derinlemesine araştırma ve çalışmalar yaparak, en iyisi olmak durumundadır.

Bu şekilde yetişmiş ve kalifiye elemanlara sahip olduğumuz zaman, sanayimiz, ekonomimiz ve çalışma hayatımız ilerler. Aksi halde sadece kendimizi kandırmakla kalmaz, yerimizde sayarız. Artık günümüzde “her işi yaparım” dönemi çoktan kapanmıştır.

Bir Japonya ve bir Almanya  yüzyıl önce ekonomide bizim gerimizde iken, üstüne üstlük bir de 2. dünya savaşında yerle bir olmuş şekilde çıkmış olmalarına rağmen  elli yıllık bir kalkınma planıyla mucizeler yarattı. Elli yıllık kalkınma planı süresince gelen hükümetlerin hiçbiri bu plana dokunmadı. Hep destek verdiler ve bugünkü zengin Japonya’yı ve Almanya’yı  ortaya çıkardılar.

Bizde ise buna benzer gelişmeler son 14 yıl içinde olmaya başladı. Osmanlı döneminde, Padişah II. Mahmut ve ardından gelip Tanzimat Reformu’nu uygulayan Padişah Abdülmecit,

Reşit Paşa ve daha sonraki evrelerde kısır gayretlerle yapılan yenilikler tutmadı. Beklenen sonuç alınamadı.

Cumhuriyet döneminde de aynı sıkıntı yaşandı. Mumla okumuş adamlar arandı. Buldukları ortaokul mezunlarına 8 aylık bir kurs eğitimiyle doktor diploması verdiler.Genel ihtiyacı gene kapatamadılar. Şimdi bile yetişmiş uzman işçi sıkıntısı yaşanmaktadır.

Ak Parti hükümetleri ile birlikte insanlar kendi branşlarında yetişmeye, bu konularda eğitim almaya ve teşvik edilmeye başlandılar. Yetişmiş iş gücü kaynaklarımız artmasına rağmen halen daha yeterli değildir.Şimdi bile, işçi istihdamında, yetişmiş uzman işçi sıkıntısı çekilmektedir.

Hükümetlere düşen görev, bu boşluğu bir an önce doldurmalarıdır. Çeşitli kurs ve eğitimler ile yetişmiş insan gücüne destek vermeli ve bu konuda özendirici bazı tedbirler alınmalıdır. Muasır medeniyetler seviyesini ve 2023 hedefini yakalamak için bu şarttır.

Bu eksiğin sıkıntısı da iş verimini etkiliyor.