Çocukluğa özlem
Ocak ayı neredeyse bitecek ama hala daha Konya’ya karın yağmasını bekliyoruz. Çocukken kar yağdığı zaman yaşadıklarım geldi gözümün önüne. Ne kadar da çok severdik karın yağmasını. Özelliklede sömestre tatilinde yağan kar, bizim için bulunmaz bir eğlence kaynağıydı.
Okul derdi, ödev derdi olmadan hoyratça harcardık bütün günümüzü. Ayağımızda kara lastik veya naylon ayakkabı, içinde de yün çorap. Ne kadar çocuk varsa mahallede bir araya toplanırdık. Kimileri kartopu oynar, kimileri ise buz üzerinde kayardı.
Bazen muziplik olsun diye kartopunun içine taş koyarak kafamızı yardıkları da olurdu.
Ne güzel oynardık karların içinde ayaklarımız su içinde, paçalarımız donardı. Kardan kaleler yapar, kartopu ile savaşırdık. Önce kar topu savaşı, sonra hızımızı alamayıp saatlerce uğraşıp yaptığımız kardan kalelerimizi yıkardık.
Ne güzel günlerimiz vardı. Çocukken Konya’mızda kar bizim eğlencemizdi, hem kar yağınca havalarda yumuşardı, sert iklimin çocuklarıydık ama gönlümüz, yüreğimiz dosta yumuşaktı mert insanlar idik. Güzel büyüdük bıçkın delikanlı ağabeylerimizi örnek alarak vay be nasıl geçti zaman nasıl savrulduk her birimiz bir yana.
Ben bugün sokakta oynamak adına üşüyen ellerimizi ısıtmak adına çekip uzattığımız kazak kollarımıza soğuktan çektiğimiz burnumuzu silen çocukları özledim. Buz tutmuş paçaları boru gibi olduğu halde eve gitmeyip, bir biriyle daha fazla oyunlar oynamak için can atan o çocukları özledim. Eve gidince sıcak sobanın fırınına atılmış sarı patatesin lezzetini özledim.
Ben esasen kar gibi beyaz, tertemiz yürekli hesapsız kitapsız dostlukları özledim!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.