24 Haziran seçimleri öncesinde birleşen, Muharrem İnce’yi Cumhurbaşkanlığına aday göstererek  bunun etrafında kenetlenen CHP’de, sonuçların açıklanmasının ardından karışan ortamda artık kırılma noktasına gelindi.

Deniz Baykal’ın şaibeli kaset olayının ardından CHP Genel başkanlığına oturan Kemal ılıçdaroğlu kendisinden beklenen sıçramayı bir türlü beceremedi. Kendisini ve partisini yerinde saydıran hatta daha da geriye götüren Kılıçdaroğlu, 24 Haziran seçimleri de dahil olmak üzere toplam 8 seçim kaybetti.

Her kaybedilen seçimin ardından yükselen kurultay sözlerinin ardından yapılan olağanüstü genel kurullarda da hep kazandı. Yıllardır partinin kan kaybından yakınan parti içi muhaliflerde her kongreden kaybederek çıktı.

24 Haziran seçimlerinin hemen ardından da klasikleşen kurultay çağrıları yeniden duyulmaya başladı. Partinin Muharrem İnce’den daha düşük oy almasını sebep gösteren muhalifler, şimdi de Muharrem İnce’nin partinin başına geçmesi için çalışmalara başladıklar.

Olağanüstü kurultay için  delegelerden imza toplanmaya başlamasının ardından siyasi ortam gerilmeye de başladı. Noter huzurundan delegelerden imza topladık diyen muhaliflere karşın genel merkezin imzalar ıslak değil mazereti devam ediyor.

Artık genel merkez ile muhalif kanadın karşılıklı birbirlerini suçlaması ve yalanlaması trajikomik bir hal almaya başladı. Parti içinde yaşanan ikilik gerçek partisini sevenleri ise üzmektedir. Atatürk’ün kurduğu partinin bu hale gelmesine en çok parti tabanı üzülmektedir.

Artık CHP Genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun artık bu kadar çok yenilgiden sonra olağanüstü kongre kararı alıp genel başkanlığını bir başkasına devretmesi gerekir diye düşünüyorum. Artık Kemal Kılıçdaroğlu adı CHP Genel başkanlığı için çok küçük kalmaktadır.