Şartlanmamak lazım
Bir şeye karşı ne olursa olsun şartlanmamak, ön yargılı olmamak lazım.
Zannedersem ilkokul veya ortaokuldaydık. Öğretmenlerimizden birisi bir bilmece sormuştu. Bilmece şöyle idi: “Bir minibüste 10 kişi var. İlk durakta 4 kişi iniyor, 5 kişi biniyor. Sonra ki durakta 3 kişi iniyor 1 kişi biniyor. Sonraki durakta 4 kişi iniyor 3 kişi biniyor. Sonraki durakta, sonraki durakta…..” sürüp gidiyordu. Tabii ki tüm çocuklar parmaklarımızla hesaplıyorduk. Kaç kişi bindi. Kaç kişi indi. En sonunda öğretmen bilmeceyi sordu: “Bu minibüs kaç durakta durmuştur”.
Bu soruyu hiç unutmadım hayatım boyunca. Olaylara da genelde sabırla ve düşünerek yaklaştım. Çünkü eğer ortada bir konu varsa bu konunun birden fazla irdelenecek durumu vardır. Ve bu durumları kesinlikle ayrı ayrı değerlendirip bir yargıya varmalıdır.
Hani bir hikaye vardır. Bir bilge, derenin kenarında, ağacın altında oturmaktadır. Susuzluktan kıvranan bir köpek dereye yaklaşmakta ama tam su içecekken kaçmaktaydı. Bunu birkaç kez yapan köpeği, bilge dikkatlice izlemekteydi.
Köpek susamıştır ama dere kenarına geldiğinde suyun üzerindeki yansımasını görüp, korkarak kaçmaktadır. En sonunda köpek susuzluğa dayanamaz ve kendini suya atar ve yansımasını da göremediği için rahat rahat susuzluğunu giderir.
Bilge o anda “bir insanın istekleri ile arasındaki engel çoğu zaman kendi içinde büyüttüğü korkulardır. İnsan bunu aşarsa isteklerini elde edebilir” diye düşündü.
Ama işte yukarıda belirttiğim gibi olayların birden fazla irdelenecek boyutu vardır. Bilge konusunu da irdeleyince aynı zamanda akla “bir insan bilge bile olsa bir köpekten bile öğreneceği şeyler vardır” sonucunu da aslında getirmiyor mu?
Yani anlayacağınız hayat, tüm duyularınızla algılamanız gereken bir unsurdur. Eğer tüm duyularınızı kullanmıyorsanız bilin ki bir yerler eksik kalır.
İyi hafta sonları…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.