Siyaset profesyonel işi olmalıdır
Zaman zaman yazılarımla ilgili bazı bilgileri vermeyi gerekli görüyorum. Çünkü ben kahvehane dedikodusu yazmayı sevmiyorum. Ya da hamaset yaparak düşünmediğim gibi olmayı da sevmiyorum. Hele ki okuyucunun hoşuna gitsin diye “dalkavukluk” yapmaktan nefret ediyorum.
Dolayısıyla bendeniz kendi doğru bulduğum düşünceleri burada isteyenlerle paylaşmış oluyorum. Bunu beğenen olur, beğenmeyen olur; doğru bulan olur, doğru bulmayan olur; aynı düşüncede olan olur, kendi düşüncesinden farklı bulan olur, o benim sorunum değil. İşin o tarafında değilim. Bu ülkede kendisi gibi düşünemeyenler olduğunu herkes anlamalı ve buna göre bir yaşantı biçimi oluşturmalıdır.
Bunları yazarken baz aldığım konu siyasetin bir bilim olmasıdır. Siyaset kahvehane köşelerinde “pişpirik” oynarken ağızlar boş kalmasın diye gevezelik yapmak değildir.
Siyaset bir bilimdir. Ve de siyaset yapan kişi de illaki bu bilimden anlamalıdır. Üretilen siyasetin de dolayısıyla bilimsel dayanakları olmalıdır.
Mesela şunu herkes bilmelidir, siyasette “mutlak düşmanlık” ya da “mutlak dostluk” diye bir şey olmaz. Çok basit bir örnek olarak şunu düşünün hayatınızda çok sevdiğiniz bir arkadaşınız vardır ve çıkarlarınız çatıştığı anda bir bakmışsınız ki küsmüşsünüz. Bunu yaşayan birçok insan vardır. Devletler de böyledir, çıkarlarınız sizi bazı ülkelerle yakınlaştırır ama bir müddet sonra bakarsınız aynı ülkeyle çıkarlarınız nedeniyle çok ayrı düşersiniz.
Yine bir başka örnek vereyim: Dışişleri Bakanlığı’nın 16 Şubat 2018 tarihinde ABD ile ortak açıklaması vardır. Burada der ki “Türkiye Cumhuriyeti ve ABD, müttefik ve stratejik ortak olarak, birbirlerinin güvenliklerine ve savunmalarına karşılıklı ve tartışmasız bağlılıklarını teyit ederler”.
Peki, gerçekte bu böyle midir? 15 Temmuz 2016 kalkışmasının ardında ABD yok mudur? Ülkemizi terör belasının içerisine batıran PKK’nın hamisi ABD değil midir? Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Ama Devletler küsmez ve ilişkilerini diplomatik kurallar içerisinde yönetirler. İşte bu kahvehane köşelerinde abuk sabuk ahkam kesenler siyasetten anlamaz, diplomasi bilmez ama kendilerince netice bildirirler. Onlara göre ABD’ye savaş açmak lazımdır.
Bunlara göre Yunanistan işgal edilmeli, Rusya ile ilişkiler kesilmeli, İran vurulmalı, Suriye ve Irak işgal edilmeli, İsrail’e savaş açılmalı vs.
İşte siyaseti bilim çizgisinden çıkarır kahvehane köşelerine düşürürsen gideceğin yol çok da doğru bir yol olmaz.
Siyaseti, bilenler, bunun bir bilim olduğuna inananlar ve bu konuda profesyonel olanlar yapmalıdır. Siyaset aynen doktorluk gibi, mühendislik gibi bir meslek olarak algılanmalıdır.
Herkesin siyaset yapmasına gerek yoktur. Şöyle bir metafor yaşamaktayız: Gelişmemiş ülkelerde en çok ilgi çeken konu futbol ve siyasettir ancak bu konularda bilgisizce konuşmak da bir cehalet göstergesidir. Ve de cahiller her konuyu çok iyi bildiklerini düşünürler.
Bu konuda çok da uzatmayayım. Kısacası ben yazılarımı yazarken, okuyan kişinin siyasetin asgari kurallarını bildiğini düşünerek yazarım. Mesela bir ülke sırf dinimiz aynı diye benim için muteber değildir. Bizim devletimizin çıkarlarıyla, onların çıkarlarının aynı olması ancak o ülkeyi muteber yapar. Mesela bir insan benim anladığım anlamda “namaz kıldığı” için muteber değildir. “İyi insan” olduğu için ancak muteber olabilir.
Ülkemizde siyaseti maalesef herkes yapmaktadır. Ama maalesef birçoğu sadece siyaset yaptığını düşünmektedir. Halbuki liyakatsizliği ile yaptığı sadece bir yerlere yaranma çabalarıdır.
Dostlukla kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.