Eğitimin diğer yüzü
Hafta sonu cumartesi günleri genelde haftalık tatilimizi yapıyoruz. Ve malumunuz o günü de imkan el verdikçe ailemize ayırmaya gayret ediyoruz. Tabii ki bu haftaların genelde ailevi konusu çocukların okulu…
Bir lise öğrencimiz bir de ana sınıf öğrencimiz var. Lisede okuyan çocuğumuzun derste kullanılmak üzere istenilen kitaplarını almak için, Konya’nın kitap çarşısı olan Rampalı Çarşı’ya gittik. Kitapları birkaç eksiğiyle aldık. Ödediğimiz para 310 TL. Defterlerini aldık, yine birkaç eksikle, o da 50 TL. Eksikleri de tamamladığımız takdirde ödeyeceğimiz parayı 450 TL. olarak düşünüyorum.
Tabii ki çocuğumuzun bir de kılık kıyafeti var. Ayrıca ayakkabısı vs…
Ana sınıf öğrencimiz henüz hesapta yok. Onun da kırtasiye, el işi gibi ihtiyaçları olacak. Okulun ücretinin de 150 TL aylık bir de bir kereye mahsus olmak üzere 250 TL. ihtiyaç parası. Burada da kılık kıyafet, vb harcamalar hariç.
Gelelim kazanca; Türkiye’de asgari ücret bin 404 TL.
Bir asgari ücretli, çocuğunu nasıl okutacak, bunun içinden nasıl çıkacak, bunu bir değerlendirmek lazım.
“Zorunlu eğitim” demek kolay. “15 yıl zorunlu eğitim” dersin, aileler çocuklarını zorunlu olarak 15 yıl okuturlar ama nasıl?
“Kitapları devlet veriyor” diyen saf dostlar çıkabilirler. Evet ders kitaplarını devlet veriyor ancak, öğretmenler, yok yardımcı kitaptı, yok testti, yok konu anlatımıydı diyerek bir dünya ek kitap istiyorlar. Bana sorarsanız devletin kitap vererek masraf yapmasına gerek bile yok. Nasıl olsa test ve soru kitapları istenecek.
Eğitim sistemimiz iyi mi kötü mü bu tartışılıp duruyor ama iyi de olsa kötü de olsa bu eğitim sisteminde çocuk nasıl okutulacak bunu tartışmak daha doğru bence.
Bir kere fakir ailelerin çocukları 1-0 yenik başlıyorlar eğitime ve hayata. Zengin aileler de çocuklarını zaten özel okullarda okutuyorlar. Devlet okulları sonuçta sadece “orta direk” tabir edilen orta gelir düzeyinin üstüne sahiplerle zenginler arasında bir gelir seviyesinin eğiti alanı olmuş durumda.
Dolayısıyla Türkiye’de öncelikle tartışılması gereken konu bu. Yani okullarda tüm çocuklarımızı eşit şartlarda nasıl eğitebileceğiz? Eğitim parasız denilirken, bir asgari ücretlinin neredeyse tüm maaşından fazlaya gelen bir harcama yapmasını nasıl engelleyebileceğiz? İşte tartışılacak konu bu.
Eğitim sistemi şöyle veya böyle olur. Ama o sistemde tüm çocukların eşit haklardan yararlanmasını sağlamak asıl Devletin üzerine düşen görevdir. Aksi halde Devlet okullarını kapatıp, özel okullara yönlendirirseniz belki fakir fukaranın çocuğunu okutmazsınız ama eğitim seviyesini çok yükseltirsiniz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.