Politikacılık zaman zaman kendi tabanına hoş görünmek için bazı manevraları kaldırır. Ancak bunun da ayakları yere basan bir yanı olması şarttır.

Bakın şimdi; dün Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş bir açıklama yapıyor. “Bir kere daha sesleniyorum, Amerikalılar, Ruslar, diğer güçler; hepsi aklını başına almak durumundadır” diyor.

Ülkemizin şu anda dış ilişkilerde geldiği durumun asıl nedeninin “yurtta sulh cihanda sulh” anlayışından kopmamız ve bu politikamızı değiştirmek olduğunu defalarca yazmıştım. Sorunların kaynağının “yurtta sulh cihanda sulh” politikasından ayrılmamız olmasına rağmen halihazırda yapılan açıklamaların sulh vaat eden değil de gerginlik hazırlayan açıklamalar olmasının sonuçlarını maalesef tüm ülke olarak çekiyoruz.

Bu tür açıklamalar zaman zaman politikada yapılır. Bunun amacı tabana mesaj vermektir. Ama bu tür açıklamaları Başbakanın yapması anlaşılabilir ama Başbakan Yardımcısı yaptığı açıklamalarda daha fazla devlet ciddiyetine sahip olmalıdır.

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Davos’taki “one minute” açıklaması aslında buna en iyi örneklerden birisidir. Yani Başbakan Erdoğan orada “one minute” diyerek İsrail’e tepki göstermiş gibi görünse de ardından hemen yaptığı açıklamada devlet ilişkilerinin gerektirdiği gibi “benim tepkim İsrail Başkanına değil, moderatöreydi” diye belirtmişti.

Tabii ki doğal olarak AK Parti yandaşları, verilen “one minute” tepkisini ön plana çıkararak, hemen ardından yapılan “tepkimiz İsrail’e değil, moderatöreydi” açıklamasının üzerine basılmamıştı bile. Bu yapılan haliyle gerek AK Parti tabanını, gerekse Başbakan Erdoğan’a destek veren halkın çok hoşuna gitmişti.

İşte bu yapılan bir politikaydı ve zaman zaman böyle politikaları parti genel başkanlarının yapmasından daha doğal bir şey olamaz.

Ancak Hükümette Başbakan Yardımcısı sıfatıyla bulunan bir politikacının “Amerikalılar, Ruslar ve diğer devletler” diyerek dünyayı yöneten ülkelere kafa tutması ve “aklınızı başınıza alın” uyarısı diplomaside çok hoş görünen bir durum olmasa gerek.

Başbakan Yardımcısının böyle bir davranış içerisine girmesi, halka yönelik bir “onore ediş” gibi gözükse de, yani tabiri caizse “tribünlere oynamak” gibi gözükse de uzun vadede parti içerisinde de bir hesabı gösterebilir.

Bizler öncelikle Konyalılar olarak hemşerimiz Başbakan Davutoğlu’na nasıl sahip çıkmaya çalışıyorsak, parti içerisindeki bu çıkışlar konusunda da uyarılarda bulunmayı ihmal etmemeliyiz.

Aksi halde Başbakanlık yağlı urgan gibidir elle tutmak çok kolay olmaz.