Ayşe Akar

Ayşe Akar

Depremin Gerçek Yüzü

Depremin Gerçek Yüzü

DEPREMİN GERÇEK YÜZÜ

İzmir’de yaşanan depremi tüm ülke olarak yüreğimizde hissettik.İzmir halkına geçmiş olsun diyor bu kötü günlerin bir an önce bitmesini temenni ediyoruz.

Deprem, bir doğal afet ama daha önceki depremlerde de gördüğümüz  gibi bizi öldüren maalesef deprem değil içinde yaşadığımız binalar.Ülkemiz deprem kuşağında yer alan bir ülke.Yapılan binaların bunu dikkate alarak  yapılması gerekmez mi? Ama maalesef her noktada olduğu gibi insan hayatının pek de  önemi yok bana göre .Bu yaşanan kaçıncı büyük deprem,kaçıncı yaşanan acılı  günler...Ülkemizde ne yazık ki tablo hiç değişmiyor.Nasıl değişsin ki eksik kaldığımız nokta neresi biliyor muyuz acaba ?

Depremle ilgili yeteri kadar eğitim veriliyor  mu Ülkemde muamma.Deprem anında ne yapmalı , deprem çantasında neler başlıklı eğitimlerden ziyade bana göre depreme dayanıklı evler nasıl yapılmalı,deprem hasarını en aza indirebilmek için nasıl malzemeler kullanılmalı bunun eğitimi verilmelidir.Nasıl bugün haberlerde Arama Kurtamada ülkemiz son derece gelişmiş ve başarılı olduğu söyleniyorsa artık binaların depreme dayanıklılık noktasında da gelişmiş ve başarılı olduğumuzu duysak ne güzel olur.Bakın olay yaşanıyor ve yaşandıktan sonra ,giden gittikten sonra bir çok uzman çıkıyor ve binaların nasıl olması gerektiğni söylüyor.Peki bu bir çok masum insana mezar olan binalar yapılırken neredesiniz neden müdahale etmiyorsunuz? neden izin veriyorsunuz?Yıkılan binaların zeminleri dolgu,balçık ,alüvyon diyor uzmanlar.Bu özelliğe sahip zeminler deprem dalgalarını absorbe edip binaların daha fazla zarar görmesine neden olurmuş .Peki soruyurum  aynı kaldırım üzerinde olup yan yana duran iki evden biri yıkılırken diğeri ayakta kalabiliyorsa zemin özelliğinin yanı sıra burada önemli olan yapılan binada kullanılan malzemeyi sorgulamamız  gerekmiyor mu?

Yaşanan her kötü olaylardan bir ders çıkarmalı ve tekrar yaşanmaması için aynı hataları tekrar yapmamalıyız diye  düşünüyorum.Bakın Japonya’ya Pasifik deprem kuşağında yer alan büyük depremler atlatmış ve bir çok can kaybı yaşanmış bir ülkemiz.Depremler yaşamış evet can kayıpları da olmuş ama depremin zararını daha aza indirmek için artık büyük şehirlerdeki yüksek binalarını depremde sarsılmak yerine sallanacak şekide inşa ediyor ve malzemelerini ona göre kullanıyor.Böylelikle  binalar daha güvenli hale geliyor.Doğal afetler önlenemez ama vereceği hasarları en aza indirmek için bir çok önlemler alınabilir.

Bakın  depremi yaşayan biri olarak söylüyorum O an aklınız duruyor hiç bir şey gelmiyor ne önceden hazırlanan deprem çantası ne de başka birşey sadece sallantının ne zaman sona ereceği ve sevdikleriniz.Eğer zaten o an yanyana iseniz ki biz öyleydik birbirimize sarılıp yere kapanmış ve dua ederek bitmesini beklemiştik .Şanslıydık evimiz yıkılmamıştı ama yaşanan olay insan psikolojisini derinden etkliyor.Evet bazı şeylere kader diyorsunuz belki ama biz insan oğlu yaşananları çok çabuk unutuyoruz ve aynı hataları tekrar yapıyoruz .AMA artık yeter ne olur ama ne olur ;Sesimi duyan var mı ? sorusuna gelecek cevabı büyük bir sessizlkle bekleyişlerimizi,enkazdan kurtulan annenin yavrum çıkmadan hastaneye gitmem demesini,64 saat sonra Akut görevlisinin parmağını sımsıkı tutarak hayata yeniden merhaba diyen  küçük kızımızı, şu zamanda  sosyal mesafeyide virüsü de bir kenara koyarak başkasının canını kurtarmak uğruna kendi canını sağlığını hiçe sayan AKUT görevlilerini unutmayalım.Sayın yetkililer lütfen inşaat firmaları ile ,binaların yapımı ile,İnsaat mühendislerinin yetki ve sorumlulukları ile ilgili hali hazırda bulunan yasalarımızı tekrar gözden geçirin.Yoksa bu tablolar hiç değişmez.Allahım  bir daha bize böyle acılar yaşatmasın.Bir kez daha ÇOK GEÇMİŞ OLSUN İZMİR...

AYŞE AKAR

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ayşe Akar Arşivi