Ali Sait Öğe

Ali Sait Öğe

Karpuz kaça usta, Ölüm kaça!

Karpuz kaça usta, Ölüm kaça!

Sen yeter ki ölmeye gör. Birkaç yıl anma sonra yavaş yavaş unutma, daha sonra büyük haykırış, şatafat, utulmayacak yeminleri ve olağanüstü gövde gösterisi ile adınıza yapılan tüm çalışmaları kaderine terk etme. Bu uygulama sadece bizim ülkemizde var bundan emin olun.

Bu kelimeleri niye mi kullandım?

24 Ekim 1997'de Konya-Karapınar karayolunda yolcu otobüsü ile akaryakıt tankerinin çarpışması sonucu meydana gelen kazada, çoğunluğu Niğde Üniversitesi öğrencisi 49 kişi yanarak hayatlarını kaybetmişti.

Yaşanan facianın ardından Niğde Üniversitesi Rektörlüğü tarafından anıt yaptırılmış, Anıt alanı daha sonra Karapınar Belediyesi tarafından koruma altına alınmış ve hayatını kaybedenlerin isimlerini taşıyan 49 adet çam fidanı dikilmiş anıtın bölgesine çeşme ve sürücülere yönelik uyarı levhaları asılmıştı.

Konya'nın Karapınar ilçe sınırlarında yer alan anıt, sürücülerce ziyaretçi akınına uğruyor. Şehirler arası yolda seyahat eden yolcular ve sürücüler anıt alanında mola verip, kazada hayatını kaybedenler için dua ediyorlardı.

İlk yıllar bu uygulama iyiydi, güzeldi, herkes o korkunç kazada hayatlarını kaybeden 49 kişiyi rahmet ve dua ile anıyordu.

Peki, şimdi aynı bölgede durum ne? Yolu oraya düşen oldu mu hiç? Çoğu gencecik yaşında 49 kişinin hayata veda ettiği bölgenin kavun-karpuz satılan bir sergiye dönüştürüldüğünü gören var mı?

Bunun için yukarda ki başlığı kullandım, 'KARPUZ KAÇA USTA, ÖLÜM KAÇA'

Sözde anıtın bu günkü görüntüsü aynı kazada insanların yandığı gibi bu günde görenlerin yüreğini yakıyor…

Anıt'ın ne halde olduğunu, 49 kişinin adına dikilen ağaçların nasıl kırılıp kuruduğunu, 49 kişinin isimlerinin yer aldığı anıtın arka kısmının kendini bilmeyen insanlar tarafından çok affedersiniz ama tuvalet olarak kullanıldığını göreniniz var mı?

Evet, bundan tam 18 yıl önce 31'i öğrenci 49 kişinin yanarak hayatını kaybettiği kazanın üzerinden geçen yıllar kazanın izlerini sildiği gibi kazanın anısına yapılan sözüm ona Anıtın (!) izlerini de silip gitmiş.

Sizi bilmem ama ben oradan ne zaman geçersem yüreğim, aynı o kazanın yaşandığı kaza anı gibi  yanıyor. Çünkü meslekte en hızlı olduğumuz o dönemde yaşadığımız en korkunç facia idi…

Evlatlarını bedeninden, yüzünden değil de boynunda ki kolyeden tanıyan ana babaların o günkü halleri bu gün bile gözümün önünde duruyor.

Kazanın olduğu dönemde ismi Cumhuriyet olan ancak daha sonra ismi Kesmez olarak değiştirilen köyün hemen yakınında ki anıt alanına ne olur bir kez de yetkililer gitsin ve görsün.

49 kişinin anısına, onların ailelerinin hatırına bu bölge yeniden düzenlensin, ağaçların bakımı yapılsın, çevre düzenlemesi yapılsın, o yolu kullanan sürücülerin ibadetlerini yerine getireceği ufak bir mescit yapılsın, bir şadırvan yapılsın, o gencecik öğrencilerin, diğer vatandaşların isimleri yeniden yazılsın o zaman hayata veda eden insanların anılarına saygı göstermiş oluruz.

Her şeyden önemlisi ve bence asıl olması gereken de o bölge insanının yapılan bu hizmete saygı göstermesi, koruması ve orayı bir pazar yerine dönüştürmemesi.

En kısa sürede bu bölgenin hak ettiği güzelliğe yeniden kavuşturulması, ölenlerin anılarına saygı gösterilmesi, ailelerinin yüreklerine bir su serpilmesi umudu ile kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ali Sait Öğe Arşivi
SON YAZILAR