Ali Sait Öğe

Ali Sait Öğe

Huzuru darbelediler

Huzuru darbelediler

Önceki gün akşam saatlerinde yaşanan ve tüm ülkeyi büyük bir acıya boğan darbe girişimini üzüntü ve endişe içerisinde takip ettik.

 

Saatler süren darbe girişiminin faturası ise oldukça ağır oldu.

 

161 Polis, asker ve sivil şehit. Bin 440 yaralı. Darbeci olarak tanımlanan kesimden öldürülen asker sayısı ise 104. 2 bin 900 civarında asker, yüzlerce yargı ve emniyet mensubu göz altına alındı. Özellikle İstanbul ve Ankara'da milyarca liralık maddi hasar…

 

Türkiye tarihinde defalarca darbe gördü. Bunlardan birisini de 1980 darbesinden birkaç ay sonra gittiğim Vatani Görevim sırasında çok hareketli bir şekilde bizzat yaşadım.

 

Şimdiye kadar yapılan darbelerin oluş şekli  belli idi, 'Ordu ülke yönetimine el koyar. Tüm siyasi parti liderleri ve hükümet yetkilileri göz altına alınır onların yerine ordunun belirlediği isimler görevi devralır ve sonrasında tutuklamalar, hapse atılmalar, yüce divanda yargılamalar  vs. vs. vs…

 

Bu darbe girişiminde ne oldu?  Gerek ordu içerisinde, gerek diğer güvenlik birimlerinde yıllardır çöreklenen paralelciler aldıkları ani bir karar ile sözde ülke yönetimine el koymaya kalkıştılar.

 

Ama bu darbe kalkışmasının yaşandığı günümüzde Türk halkı önceki darbelerde ki gibi çaresiz değildi, suskun değildi, korkup bir yere saklanacak kadar sindirilmemişti. 

 

Ve her şeyden önemlisi hiçbir darbeci asker sivil halkın üzerine ateş açmamıştı! Askerin, polisin bulunduğu yerleşim yerlerine, parlamento binasına bomba atılmamıştı. Asker polisi, polis askeri öldürmemişti. Sivil halk yakaladığı darbeci askerin boğazını kesmemişti.

 

Ama bu son darbe kalkışmasında bunların hepsi ne kadar acıdır ki yaşandı. Ama bu darbeyi yaşayan halkımızda eski darbelere maruz kalan siviller gibi elleri kolları bağlı değildi.

 

Tam aksine darbe kalkışmasına gerçek bir darbe ile karşı koyacak kadar cesaretli idi, canları pahasına tankların önüne yatacak kadar cesur, tankların içerisine girecek kadar öfke dolu idi.

Sözüm ona ülke yönetimine el koyma hayali içerisinde olanları birkaç saat gibi bir sürede geri püskürtecek kadar da kararlı idi.

 

Bu darbe kalkışmasının yasal sürecini hep birlikte göreceğiz. Göz altına alınanların, tutuklananların akıbetini, nasıl yargılanacaklarını ilerleyen günlerde göreceğiz.

 

Bunları ilerleyen zamanlarda yaşayacağız.

 

Ama asıl önemli olan ilerde değil şu birkaç gün içerisinde ve darbe kalkışmasının yaşandığı saatlerde ortaya çıkan bilanço idi.

 

Başbakanımızın bizzat açıkladığı son rakamlar;  "Asker, polis ve sivil vatandaşlarımızdan oluşan 161 şehidimizin yanı sıra  bin 440 yaralımız var. Aynı zamanda darbe girişimine katılan askerlerden de 104 kişi ölü olarak ele geçirildi"

 

Bu ölü olarak ele geçirilen 104 askerin hepsi mi yüksek rütbeli? Acaba bu darbecilerin içerisinde öldürülen askerlerin hepsi mi paralel yapının birer elemanı idi.

 

Sosyal medya da yayınlanan görüntülerden takip ettiğimize göre, darbeye karışan özellikle er ve erbaşların bir çoğu bu darbe girişimini bir tatbikat olarak biliyormuş. Ortaya atılan iddialar bu şekilde. Ve bunun bedelini linç edilerek, boğazı kesilerek, denize atılarak ödeyen gerçekten masum asker var mıydı?

 

O masum askerleri kendi egoları yüzünden bile bile ateşe atan o hainlere ne ceza verilirse verilsin az bile.

Hainler için, bu ülkenin huzurunu bozmaya çalışan birilerinin kuklası güçler için hiçbir kimsenin söyleyecek tek bir sözü olamaz. Hak ettikleri cezayı alsınlar. Bunda tüm ülke ferdi hem fikir.

Ama asıl önemli olan gerçekten bu darbe girişiminden hiçbir şekilde haberi olmayan, kendilerine verilen emir gereği tanklara binen, kendilerine gösterilen yerlere baskın yapan, ama bunu canları ile ödeyen gerçek masum askerler belirlenmeli.

 

Ya bir aile düşünün, ellerine kına yakarak 'Peygamber Ocağı'na gönderdikleri evlatlarını, eşlerini bir vatan haini olarak ekranlarda görsünler, ve boğazının kesilerek öldürülmesine tanık olsunlar.

 

Sosyal medyada yayınlanan videoların bir çoğunda gördük, polisler  bir tarafta hainlerin açtığı ateş sonucu şehit olan meslektaşlarının acısını unutup, tankın içerisinden çıkardıkları ve yüzünün şekli ile nasıl bir korku içerisinde olduğu belli olan bir askeri kollarının altına alarak korurken, "Bu bir emir kulu kendine verilen emir gereği bu tankın ve bu olayın içerisinde. Biraz daha dikkatli olalım" diyerek ortalığı yatıştırmaya çalışıyordu.

 

Bunun için üzerine basa basa bir kez daha söylemek istiyorum, bu darbe kalkışmasının planlayıcıları vatan hainleri en ağır şekilde cezalandırılsın ama gerçekten hiçbir şeyden haberi olmayan sadece kendilerine verilen emir gereği bunu bir tatbikat olarak bilen ama bunu canları ödeyen gerçek masum askerlerin de kimlikleri belirlensin ve ailelerinin mağduriyetleri giderilsin. Ve hiçbir kimse bu darbe girişimini Türk silahlı Kuvvetlerine mal etmesin.

 

 

Yarabbim nasıl bir acı yaşıyoruz?  Ülke olarak bir taraftan terör denen illet ile mücadele ediyoruz, diğer taraftan devlet içerisinde ki hainler ile mücadele ediyoruz.

 

Rabbim bizi hem içerde ki hem dışarıda ki düşmanlardan korusun. Bu hain plan ile hayatlarını kaybeden şehitlerimize rahmet, yaralılara acil şifalar dilerim. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ali Sait Öğe Arşivi