Gurbet Kuşları Yine Yollarda
Gurbet diyarlarından akarsu gibi yine ülkemize doğru akmaktayız. Fransa'nın Paris şehrinden, vatanımıza doğru aşkla şevkle ilerlemekte, kimilerimiz karadan akarsu gibi akmaktayız. Kimilerimiz de gökyüzündeki bulutlar gibi hareket etmekte, hareket ettikçe de rahmeti ruhumuzda ve bedenimiz de taşımaktayız. Bir zamanlar Konya'ya akan nice aşıklar gibi, biz de Konya'ya, Gonya'mıza akmaktayız. Gittiğimiz ülke Türkiye Cumhuriyeti devletidir. Bu Cumhuriyet’in soyu aslında çôk bereketlidir. Onlar Türk devletlerin ismini târihe altın harflerle kazımış yüce bir millettirler. Bu vesileyle bizlere hoş bir tarih, hoş bir kültür, hoş bir edebiyat, hoş bir örf ve anane, hoş bir din ve dil bırakan atalarımızı saygıyla hürmetle anıyor, mekanları cennet makamları da âlî olsun inşaallâh. Âmîn.
İstikâmetimizdeki genel hedef Türkiye Cumhuriyeti Devletimizdir. İstikâmdimizdeki ana hedef ise gönüller şehri olan Konya'mızdır. Bu şehir âşıklar ve mâşuklar şehri olan inci tânemizdir. Bu şehir sevgi ve muhabbet şehri olan huzurhânemizdir. Bu şehir evliyâlar ve şühedâlar şehri olan güller bahçemizdir. Bu şehir adını bildiğimiz ve bilmediğimiz nice azîzlerin ve azîzelerin tevveccüh ettiği derûnemizdir. Bu şehir adını bildiğimiz ve bilmediğimiz nice sâlihler ve sâlihaların yaklaşmak istediği, konaklamak istediği, özünü özünde bulmak istediği özdür, özüdür. Bu şehir adını bildiğimiz veyâ bilmediğimiz nice nebîler ve peygamberler şehri Konya'mızdır. Bu şehir ötelemeyi öteleyen, berilemeyi berileştiren, insanı olduğu gibi kabul etmenin dersini, bizâtihi yaşayarak öğreten yüce bir öğretmendir. Bu şehir eksilerle eksinilmemesi gerektiğini, bilakis artılarla artınılması gerektiğini öğreten en güzel artıhânedir. Bu şehir öl der insana, ölmeden ölmeyi muştular fısıldar durur insanoğlunun kulağına ve gönlüne, kardeşlerim bu tür yolcular için Gonya'mız tam bir gizemhâne, tam bir sırhânedir. Bu şehir şehir ben seni her daim kucaklarım der, yeter ki sen olmaya ve hamlıktan kurtulmaya gel der, sen hele bir beri gel, sen hele ayıplarında ve günahlarında boğulmayı bırak, sen hele hatalarında ve yanlışlarında sarhoş olmayı bırâk, hattâ tamamen bir kenara at. Sen hele bize doğru önyargısız bir yaklaş, yaklaş samimi bir şekilde yaklaş. Bu yolda samimi yaklaşanlar, aslında özüne ve fıtratına doğru yaklaşırlar, özüne ve fıtratına doğru yaklaşanlar ise ruhlarını ve bedenini arındırırlar. Ey yolcu, ey yolcu sen de dur ve bir düşün, sen bu şehir ne kadar tanıyorsun, unutmâ Gonya da bir şehirdir, beden de bir şehirdir, yok yok beden ve ruh âlemin tâ kendisidir.
Yâ işte azîzim hakîkat böyle, azîzim insan alemin, kendi âleminin efendisi oluverdiği an, inan sırlara vakıf olur, kendi sırrına da erer ol/gunlaşır.İşte o vakit, o kuldan gören işiten ve duyan Allâh olur.
Şimdi bizler, Gonya'mıza kavuşma arzusu ve heyecânıyla, bulutların kucağında, gökyüzünün derîn misâfirperverliğinde, hoş bir atmosferde hayaller kurarak ilerliyoruz. Hakîkaten biz Avrupa'daki Türk vatandaşları ve dünyanın farklı yerlerindeki ülkemizin değerli bireyleri olarak, inanın her birimiz gurbet kuşlarıyız. Biz gurbet kuşlarının birinci kuşakları 1970’lerde gurbete, Avrupa ülkelerine gelmişler. Sonra da bu gurbet kuşlarının ikinci nesil dediğimiz evlatları olmuş daha sonraki üçüncü nesiller ise bu ikinci nesil evlatların evlatları olmuş oluyorlar. Almanya'ya gurbete gidişler ise tâ 1960'lara kadar dayanmaktadır. Almanya'nın farklı şehirlerinde, dördüncü nesilleri de rahatlıkla görmek mümkün oluyor.
Ah kardeş ah!
Gurbetçilerin her bireri ayrı bir eser, ayrı bir roman. Her bireri sanki ibret alınası birer değer, her bireri sanki ders çıkarılası bir birey. Her bireri dolmuşlar dolmuşlar ve boşalmışlar, kazanmışlar kazanmışlar ve kaybetmişler, sevinmişler sevinmişler ve hüzünlenmişler. Onlar hep, ah gurbet ah demişler.
Bu ah vâh ile, özlemlerinin uğruna, hasretliklerinin uğruna, rızıklarını kazanabilme maksâdıyla bu acılara katlanmışlar. Vatanını seven gurbetçiler, yaşadıkları zaman dilimlerini bir bir gözlerinin önlerinden geçirmişler, yaşadıkları zaman dilimlerindeki tercihlerini, aldığı kararlarını tek tek irdelemişler. Kendi kendilerine çok sormuşlar şimdi biz kazançta mıyız yoksa zararda mıyız diye. İnanın bu gurbetçilerin çoğu zamanın da anasını ve babasını kaybetmiş, dedesini ve ninesini kaybetmiş, dayısını ve teyzesini kaybetmiş, amcasını ve halasını kaybetmiş, kardeşlerini ve yiğenlerini kaybetmiş, hâsılı en kıymetlilerini kaybetmişler, ammâ velâkin son sessiz yolculuklarında yanlarında olamamışlar. Vefât anlarında onların yanlarında son görevlerini icrâ edememişler. Cenâzelerini yıkayamamışlar, tabutları kabristanlara gider iken, maalesef onları taşıyamamışlar. Evet evet onlar çok istemelerine rağmen, kabirlerine bir kürek toprak atamamışlar, Hoca efendi talkın verir iken son helalleşmeyi yapamamışlar. Kabirleri başın da ellerini göğe açıp, gözyaşları eşliğinde mevtaları için yüce Allâh'a yalvaramamışlar. En sevdiklerinin mezarı başında, yâ Rabbimiz sen mevtâmızın kabrini nûr et, makamını âlî eyle diyememişler. Ondandır ki gurbetçinin her dâim bir tarafı burkuktur, her dâim içerisine hapsettiği acıları vardır. Bazen maddeler kazanılsa bile, maalesef bu kazanılan maddeler, mâneviyatın boşluğunu dolduramamakta, mâneviyatın açığını giderememektedir. Dedik yâ gurbetçinin her bireri ayrı bir eser, ayrı bir romandır, nice ağıtlar söylenmış, nice hasret şiirleri yazılmıştır. Gurbet vesilesiyle nice analar ve babalar evladına hasret kalmış, nice evlatlar da babaya hasret kalmış, tabi ki nice eşler de birbirine hasret kalmış. Gurbeti biraz büyütecek olur isek, aslında şu dünya da bir gurbettir insana. Bu âlem sanal, geldiğimiz ve gidecek olduğumuz âlem ise hakikattir. Ey hakikat yolcusu olan biz insanlar, sâhi bizler ölmeye ve sessiz yolculuk yapmaya hazırmıyız, Allâh'a olan hasretimizin ateşini harlayalım. En sevilene kavuşma arzusuyla, maddi yüklerden bir bir kurtulalım. Unutmâ! En sevilen fedakarlık ister, ihlas ve samimiyet ister.En sevilen madde aslâ istemez, O ancak hiçliğini ister, o vakit biz kullara düşen görev ise hiçliğimizin önündeki engelleri îman ile ibadetler ve taatlar ile, aşk ve muhabbet ile kaldıralım.Anadolu'da Bugün gurbetçiler ağırlanmakta, hasretlikler bitmekte, gönüller gönüller ile bayram etmekte, Anadolu'da Bugün her zamankinden daha fazla huzur yayılmakta, daha fazla mutluluk fidanları dikilmekte, daha fazla ailelerimiz çınarlaşmakta elhamdülillâh. Bu duygu atmosferiyle, Anadolu'da Bugün Gazetesi’nin yayın ekibine ve nice isimsiz emektarlarına ve kıymetli okurlarımıza Konyamızdan selamlarımızı ve hürmetlerimizi iletiyoruz efendim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.