Abd/dest te demirlemeli
“Abd” derken kulluğumuzu dile getirmeli köleliğimizi de irdelemeliyiz. Her birerimiz Allâh’ın kullarıyız, her birerimiz köleleriz, İnanın hakîkaten her birerimiz köleleriz, hem de arzularımızın ve isteklerimizin köleleriyiz.
Doğduğumuz andan itibaren hep istemekteyiz, hep ama hep arzulamaktayız. İsteklerimizin kulluk ve kölelik tonları, Arzularımızın enerji boyutları, Tercihlerimizin aydınlığı ve karanlığı, bakışlarımızın ve akışlarımızın istikâmeti, Dinleyişlerimizin ve duyuşlarımın tadı, Dilimizden dökülenlerin ehemmiyeti, Yukardaki yazılanların neticesine göre her birerimiz farklı farklı köleliklerimizi tescilleriz.
Kölelik vâr insanı insan eder, kölelik vâr insanı insanlığından eder. Kölelik vâr nûruna nûr katar, kölelik vâr nûrunu nârâ çevirir. Kölelik vâr köleyi hâkîkate kul eder, kölelik vâr hakîkatin önüne duvarlar örer. Kölelik vâr insanı yaradanına kul eder, kölelik vâr insanı Yaradanına isyân ettirir.
Ey Abd/ullâh, eh Allâh’ın kulu!
Allâh’a kul olanlanlar, kulluğunu irdeler. Allâh’a teslim olanlar, teslimiyetin yükünü bi hakkıyla çekerler. Allâh’a kul olanlar, aşklarının yüceliğiyle köle olurlar
Kardeşlerim Allâh’a olan kölelik öyle bir kölelik ki, yeryüzündeki zor durumda olan bütün köleler, Allâh’a köle olan kullara imrenirler ve onların yerin de olmak isterler. Çünkü Allâh’a kul ve köle olanlar, kendi değerine, kendi yüceliğine, kendi özüne en fazla yakîn olanlardır.
Ey “Abd” olan Âdem, ey “abd” olan insan, ey abd olan cân, ey “abd” olan değerli kardeşlerim Abd/est almalı insan, üstelik abdesti hem bedenine hem de ruhuna aldırmalıdır.
Su! Mucize olan su!
Bize lütfen o esrârlı sırlarından bahşet, bizi yaratılışındaki hikmetlerinle hikmetlendir.
Ölü toprağı dâhi diri kılan ey yüce mucîze olan su, sen bizi de dirilt, bizi de yeşert. Elbet insan da topraktan oldu İnsanın da rahmete, insanın da yağmura, insanın da su ile kucaklanılmaya, su ile dokunulmaya ihtiyacı vâr.
Su öyle bir labaratuvarki, su öyle bir enerjiki, Ey Azîzler ve Azîzeler Hoş niyetiniz ile su ile hem hâl olunuz, bu hem hâllikten sonra inanın göreceğizki bir çôk hoşluklarımız artacak, Hoş başlangıçlar için suyu mutlakâ Eûzü Besmele ile kullanmalıdır, Allâh’ın adı ile kullandığımız sular, eksi enerjilerimizi artı eylediğini hissederek ve yaşarak göreceğiz.
Belki bir çoğumuzun sosyal medyadaki gördüğü su deneyini hatırlatmakta fayda vâr.
İki ayrı bardaktaki suları birbirlerinden uzak bir şekilde tutunuz ve birine tatlı sözler, birine de acı sözler söyleyiniz. Daha sonra her ikisini de dondurucuya koyunuz. Göreceksiniz ki donmuş halde çıkaracağınız suların bir sanatsal bir görüntü, birisi ise korkunç bir görüntü hâline gelecek.
İnsan vucudunun yüzde 60 oranının su olduğunu bilim adamlarımızdan öğreniyoruz, O vakit insana da su gibi iyi niyetle, hoş niyetlerle yaklaşalım, yaklaşalım ki hoşluklarımız artsın. İnsan topraktan olmadır, o vakit hem kendimize, hem de muhataplarımıza temiz tohum niyetinde guzel hasletler, hoş insanlıklar ekelim.
Ey cânlar şu Ramazanı şerîf ayında, bedenimizi su ile ak ve pâk edelim, nefsimizin haram arzularını ise, Oruçla, ibâdetler ile, tövbe istiğfarla, efendimizin ahlâkı ile, haramlardan uzaklaşarak, helalleri de çoğaltarak nefsimizin arzularını yıkayalım, tâbiri câize ruh abdesti aldıralım. Su ile bedenimizi, kulluğumuz ile sadâkatimiz ile, sevgimizin göstergesi köleliğimiz ile de içerimizi yıkayalım.
Unutmâ ey yolcu!
İhlâs ile Allâh’a yaklaşanlar, Allâhın nuruyla içerisini pir nûr eder. İçerisi pir nûr olanın, dışarısı da pîr nûr olur. “Hani denir yâ testinin içerisinde ne var ise o dışarıya çıkar.”
Ey ehli îmân kardeşlerim,
Ey Anadolu’da Bugün bilgiye ve hikmete tâbi olan kardeşlerim,
Ey Selçuklunun, Osmanlının, Türkiye Cumhuriyetinin evlatları, Sizler Vallâhi târih ve inanç mayalarısınız. Bizler mayamızı bozmaz ve hassâsiyetle korur isek, inanıyorum ki sâdece kendi vatandaşımıza değil, yeryüzü insanına faydalı bir birey olacak, bereketli bir insan olacağız.
Farsça âb (su) ve dest (el) kelimelerinden oluşan ve “el suyu” anlamına gelmektedir. Abdest, Arapça’da “güzellik ve temizlik” mânasına gelen vudû’ kelimesiyle ifade edilir.
Abdestle ilgili olarak Kur’ân-ı Kerîm’de, “Ey iman edenler! Namaza kalktığınızda yüzlerinizi, dirseklere kadar kollarınızı yıkayın, başınızı meshedin ve topuklara kadar ayağınızı yıkayın. Eğer su bulamazsanız temiz toprakla teyemmüm edin” (el-Mâide 5/6) buyurulur.
Ebû Hüreyre radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i: “Şüphesiz ki benim ümmetim, kıyamet gününde, abdest izlerinden dolayı yüzleri nurlu, elleri ve ayakları parlak olarak çağırılacaktır. Yüzünün nûrunu artırmaya gücü yeten kimse bunu yapsın” buyururken işittim. (Buhârî, Vudû‘ 3; Müslim, Tahâret 35)
Bir din ki tâliplilerini hep koruyor hem de kolluyor. hem temiz tutuyor hem de göremediğimiz ama hissettiğimiz enerjiler yüklüyor.
İşte biz böyle yüce bir dine inanmış ve îmân etmişiz elhamdülillâh.
Hadi bizler de şu ramazan günlerin de, daha çok abdest alalım, daha çôk ruhumuzu ibâdetler ile uykudan uyandıralım. Kim bilir belki bu vesîleyle, taklidi imândan tahkîki imâna geçiveririz. Hakîkati dilimizden kalbimize indiriveririz.
Bizler de ey ümmeti Muhammed ümmeti bizler de, bizler de Abdest’i hakkıyla anlar, hakkıyla tenimize ve ruhumuza yaşatırız.
Anadoluda Bugün bizler hoş aynalar olmalıyız, çünkü ancak hoş aynalar hakîkati yeryüzüne aksettirebilir. Şimdi o vakit susmalı, dilimizden dökülenleri önce kendi nefsimizde uygulamalı.
Bu duygularla bilgiye ilgi duyan Anadoluda Bugün okurlarını ve dahî yayın ekibini selâmlıyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.