Çocuklarla Nasıl Konuşmalıyız veya Konuşmamalıyız? -1
Ebeveynler olarak çocuklarımızı mükemmel yetiştirmek mümkün olmayabilir. Ancak asgari müşterekte çocuklarımızı yetiştirme tarzımıza, kullandığımız ifadelere dikkat etmek gerekiyor. Çocuklarla kurduğumuz iletişimin içinde onları korkutan, gerçek olmayan, anlayamadığı, anlamlandıramadığı ifadelerin olmasının olumsuz etkileri söz konusudur. Bizlere küçük bir olaymış gibi gelen olaylar onlar için çok büyük gelebilmektedir. Belki herşeyi ölçerek, biçerek konuşmak mümkün değildir. Ancak çocuklarımızı yetiştirirken çok sık kullandığımız ifadelerin onların ruh dünyasına yapacağı etkileri de görmemezlikten gelmemeliyiz.
Sadece çocuklara kullandığımız olumsuz ifadeler değil, olumlu olduğunu düşündüğümüz abartılı ifadelerinde çocuklarda yansıması sıkıntılı olabilir. Çocuk dünyanın kendi etrafında döndüğü, her istediğinin olacağını, herkesin kendi emrine amade olacağını düşünmesi halinde kişilik bozukluğu yaşama ihtimali yüksektir. Ailelerimizin en çok kullandığı cümleleri birlikte inceleyelim.
“Seninle gurur duyuyorum, beni gururlandır” cümlesini çocuğun çok sık duyması bu cümlenin altında ezilmesine sebebiyet verebilir. Çocuk hata yapma payını azaltmak için hep mükemmel olmaya çalışır. Annesini-babasını memnun edebilmek için potansiyelinin üzerinde bir performans gösterebilir.
Ben öyle istiyorum, ben nasıl istersem öyle yapacaksın tarzı emir ve keyfiyet arzeden cümleler karşısında çocuk otorite karşısında sesini çıkaramaz, farklı bir şekilde yapma potansiyelini kaybeder.
“Tamam sen yapma, ben yaparım” diyerek, her şeyi onun adına yapmak, yapabileceği basit ödevleri, görevleri yapmasına fırsat vermemek çocuğun sorumsuz ve özgüvensiz yetişmesine sebebiyet verecektir.
“Prensesim sen çok güzelsin, prensim sen çok yakışıklısın” tarzı abartılı ifadeler çocuğa en önemli olan şeyin fiziksel görünüş olduğunu düşünmeye sebebiyet verebilir. Kendini dev aynasında görmeye başlayabilir, ufak tefek fiziksel kusurlarını devamlı dert edinebilir. İlerleyen süreçlerde egosu yüksek, kompleksli birisi olmasına sebebiyet verebilir. Çok muhteşemsin, senin gibisi yok tarzı abartılı ifadelerin kullanılması çocuğun kendisine aşırı hayranlık duymasına, narsist kişilik yapısının oluşmasına sebebiyet verirsiniz.
“Senin yaşındayken çok daha iyisini yapıyordum veya falancanın çocuğu senden daha iyisini yapıyor.” Çocukları devamlı kendimizle veya bir başkası ile kıyaslamak onları yaralamaktadır. Yetişkinler olarak ebeveynlerimizin, eşimizin, patronumuzun bizi kıyaslaması ne kadar yaralıyorsa, bizim onları kıyaslamamız da aynı şekilde onları yaralamaktadır.
“Hayır onu yapma, çok tehlikeli oraya gitme” tarzı sık kullanılan çocuğa her yaptığına müdahale eden ifadeler çocuğun özgürlük alanını kısıtlar, çevresini keşfetmenin önüne geçer, yapabileceklerini yapamaz hale getirir. Devamlı kısıtlanan, devamlı yönlendirilen, devamlı korunan çocukların özgüven kaybı yüksek olur, kendi başlarına bir şey yapamaz hale gelir. Büyüdüklerinden de ebeveynlerinin etrafında olmasını, hep onların dediklerine göre hareket etmelerine sebebiyet verir.
“Evet elbette yapabilirsin, tabii ki senin istediğin olsun” cümlesini devamlı kullanıyorsanız, her istediğine müsamaha gösteriyorsanız, hayır demeyi çocuğunuza beceremiyorsanız çocuğunuza zarar veriyor olma ihtimaliniz yüksektir. Ebeveynleri tarafından her istediğinin olmasına alışan çocuk herkesten bu beklentiye girer. Ancak sosyal hayatta her istediğine evet diyenler olmayacaktır. Bu da onun mutsuz olmasına veya başkalarıyla çatışmaya girmesine sebebiyet verecektir.
Seni odaya kitlerim, burada bırakırım tarzı tehditvari kullanılan cümleler, ebeveynine olan güvenin sarsılmasına, çocuğun aşırı korkmasına, geceleri uykudan uyanmasına sebebiyet verebilir.
Kocaman oldun, korkacak bir şey yok diyerek onun korkularını hafife almak yerine onu anlamaya çalışmak daha değerli olacaktır. Gereksiz, basit korkuları ile alay etmek yerine, empati yaparak neden bu kadar etkilendiğini anlamamız daha doğru olacaktır. Gelecekte korktuğu ve yaşadığı olumsuz şeyleri size söyleyememesi durumlarında onarılmaz yaralar oluşabilir.
“Tembel, korkak, inatçı, sakar, şımarık” gibi olumsuz sıfatları çocuklara kullanmamak gerekiyor. Çocuk zamanla bu ifadeleri benimser, kabullenir ve buna göre hareket etmeye başlar.
“Git başımdan, defol beni rahat bırak” gibi ifadeler çocuğa kendini değersiz hissettirebilir. Ne kadar yorgun ve yoğun olursak olalım çocuğa kendini değersiz hissettirecek ifadeler kullanmamalıyız. Çocuk ilgi, alaka, sevgi görmeyince kendi dünyasına çekilir. Pasif, çekingen veya hırçın bir çocuk olabilir.
“Beni üzmeye devam edersen hasta olurum” bu tarz ajitasyonları devamlı kullanarak, çocuğumuza istediğimizi yaptırabilir, onu esir alabiliriz. Çocuk annesini üzmemek için gerçekçi olmayan durumlara karşı kendi sorumlu hisseder. Olası bir hastalık ve ölüm durumunda, benim yüzümden oldu diye suçluluk hisseder, bu duygu ve düşüncelerin esiri olur.
Çocuklarla iletişim kurarken dikkat etmemiz gereken hususlara önümüzdeki haftalarda da değinmeye devam edeceğiz. Çocuklarımızla mutlu bir yuvamız olması temennisiyle, esen kalın.
Özcan Dalgıç
Aile Danışmanı / Çocuk ve Ergen Psikoterapisti