Son günlerde yazılı ve görsel medyadaki toplumsal olayların artışı hiç şüphe yok ki herkesi endişelendirmektedir. Oldukca gergin olan toplumda bir arada olmanın huzuru ve yaşamın sosyal kuralları işlemez oldu.

İnsanlar birbirlerine karşı davranışlarında galesiz, toplum içindeki davranışlarında da uyumsuz bir hale geldi.Yani gelenek ve göreneklerimize uygun yardımlaşma, birlikte üretmenin gereği saygı, karşılıksız sevgi kayboldu.

“Bana ne” ciliğin had safhaya ulaşmaya başladığı toplumumuzda, bizi biz yapan sosyal değerler ise kaybolmaya başladı. Artık her şey ve her olay bir menfaat oldu. Canının istediğini yapmanın adı özgürlük, yardımlaşmanın adı komisyon, iyiliğin adı bana ne faydası var oldu.

Toplumda meydana gelen bu karmaşalık sonucunda kimse kimseye güvenemez bir hale geldi. Artık eskisi gibi dostluklar, arkadaşlıklar ve dayanışma kalmadı. Herkes sadece kendisinden ve kendi menfaatlerinden başka şey düşünmez oldu.

Yaşanan toplumsal değişimin ardından aileler çocuklarını tek başına dışarı çıkaramaz, park ve piknik yerlerinde sakin oturamaz hale geldi. Yaşanan gerginlikler nedeniyle herkes adeta pimi çekilmiş el bombası gibi sokaklarda ve trafikte dolaşır bir hale geldi.

Toplumumuzun daha sağlıklı olması adına kurallara ve yasaları uygun bir yaşamı ilke edinmeliyiz. Aynı zamanda yıllardır Türk toplumunu ayakta tutan sevgi, saygı ve karşılıklı dayanışmayı hayata geçirmeliyiz. Yasalara uygunluk şarttır.

Yasalara uymazsak oluşan başıboşluk nedeniyle şimdiki gibi büyük zorluklar çekeriz. Nasıl ki

vücudumuzda bile kurallara uymayan hücre kanser, kuralları hiçe sayan beyin deli oluyorsa, toplumsal kurallara ve yasalara uymayanlarda toplum tarafından tecrit edilir. Huzurlu olmak adına huzur kurallarına ve disiplinlerine uymamız gerekir diye düşünüyorum.