14 Mart Tıp Bayramı’nda  bütün hekimlerimizin ve sağlık çalışanlarının gününü kutlayarak yazıma başlamak istiyorum. Hepinizin de bildiği gibi  ülkemiz tıpta son on yılda insana hizmet odaklı bir anlayışla önceki dönemlerle kıyaslanamayacak ilerlemeler kaydetti. Ülkemiz sağlıkta değişim, gelişim ve kalite standartlarıyla adeta özel sektörle yarışır hale geldi. 

Devlet hastanelerinde olsun özel sektör hastanelerinde olsun,  hasta memnuniyetini sağlamak için yapılan ciddi çalışmalar yapıldığı inkâr edilemez. Bu açıdan son yıllarda, Ak Parti hükümeti sağlık alanında yaptığı, değişim, gelişim ile tarihe altın harflerle yazılacak gelişmeleri kaydetti.

 Ancak mekan ve teknoloji olarak kaydedilen bu gelişme, doktora davranışlarımızda bir değişime sebep olmadı. Doktorlarımız ve tıp çalışanları çok zor ve önemli görevler üstlenen gizli kahramanlardır. Ne zaman bir yerimiz ağrısa aklımıza ilk gelen kişiler onlardır. Hemen kapılarını çalar, dertlerimize derman olmalarını isteriz.

 Aslında tıp çalışanları çok zor şartlar altında görev yapmaktadırlar. Bir yandan hastalar ile ilgilenirken diğer yandan da hasta yakınları ile de ilgilenmek zorundadırlar. Doktora şiddet uygulayan hasta yakınlarını hepimiz medyadan öğrenmekteyiz.

 Her şeyin başının sağlık olduğunu bildiğimiz halde sağlığımızla ilgili hiçbir özel gayret göstermeyiz. Aslında öncelikle her insan kendi sağlığına kendi dikkat etmelidir. Kısacası insan kendinin doktoru olmalıdır.

Ancak bu dileğimiz sadece dilek olmaktan ileri gitmemektedir. Sağlığımıza bakmadığımız kesin bir gerçektir. Ancak en ufak bir sağlık sorunumuzda feryat  figan ederek hemen doktorlara sarılıyoruz. Onlardan medet bekliyoruz.

 Günümüzde artık insanlar kendilerinin doktoru olmalıdır. Sağlık şartlarına azami dikkat göstermeli, sağlıklı bir yaşam için ne gerekiyorsa o yapılmalıdır. Çünkü sağlık bir bozuldu mu yeniden sağlıklı bir yaşama dönemiyoruz.

 Sağlık konusunda Kanuni Sultan Süleyman Han’ın söylediği  “Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi” sözü sağlığımızın ne kadar önemli olduğunun güzel bir beyitidir.

 Ne kadar zengin olursan ol, ne kadar malın olursa olsun, sağlıklı bir nefes kadar değerli değildir. O nedenle sağlığımızın kıymetini, sağlığımız bozulmadan bilmeliyiz. Şayet sağlığımız bozulduğu zamanda doktorlarımıza güvenmeli ve Ulu Önder Atatürk’ün dediği gibi kendimizi Türk hekimlerine emanet etmeliyiz.