Bir tarafta Fırat Kalkanı harekatı, diğer tarafta FETÖ soruşturmaları, bir diğer tarafta yıllardır başımıza bela olan bölücü örgütle mücadele derken, başkanlık sistemi de ülke gündemindeki yerini halen korumaktadır.

Siyasi kulislerden sızan haberleri vatandaş büyük bir dikkatle takip etmektedir. Bu arada  ABD seçimlerinden sonra doların yükselmesi de ekonomik çevreleri tedirgin etmektedir. Bütün bunlar yaşanırken şimdi de ilkbaharda erken yerel seçim haberleri ortalığın toz duman olmasına sebep olmaktadır.

2017 yılında yapılması düşünülen cumhurlu başkanlık sistemiyle ilgili güven oylamasından önce mi yoksa sonra mı yapılacağı pek netlik kazanmayan erken yerel seçimleri tartışmaları insanları rahatsız etmeye başladı.

Erken yerel  seçimle amaçlananın, yerel yönetimlerde kayyumla idare edilen belediyeler ile, halen muhalefet partilerinin idaresinde olan belediyeleri   kazanmak ve dahi FETÖ’nün yerel yönetimlerdeki siyasi yapılanmasını da sona erdirmek.

Anlayacağınız kamuoyu Altan alttan  erken yerel seçimlere hazırlanıyor. Özellikle HDP’li milletvekillerinin tutuklanmalarının ardından bu söylenti daha bir sesli yapılmaya başlandı.

MHP’nin cumhurlu başkanlık sistemine evet diyeceğinin anlaşılmasının ardından gözler CHP’ye çevrildi.

Cumhuriyet Halk Partisi ise yeni süreçte demokratik solun tek temsilcisi olarak, diğer sol partileri de bünyesine alıp yoluna devam edeceği ortaya çıkmış durumda. Çünkü Başkanlık sistemine geçildiğinde, güçlü olan iki partinin dışında partinin de kalmayacağını CHP’nin

bildiği için, parti olarak da pozisyonunu almaya başladılar.

Bu kadar yoğun gündemin arasında erken yerel seçimlerin de katılması ekonomik çevreler tarafından garip karşılanmasına rağmen görünen o ki, 2017 yılı ilkbaharında bu seçim olacak.

Ekonominin tehlike çanları çalmaya başladığı bu günlerde bir erken yerel seçimin ne denli ekonomik ve siyasal tahribata yol açacağını da düşünmek istemiyorum.