2002 yılında Ak Partili hükümetlerle başlayan yenileşme ve değişim hareketleri, ülkemizin önemli mesafeler almasına sebep olmuştur. 2002 yılında başlayan devlet kadrolarındaki reform çalışmaları 2007 yılında daha bir ivme kazanmıştır.

Yönetim değişikliğinin temelini atan 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimi ile perçinlenen ve 16 Nisan halk oylaması ile zirve yapan yenileşme ve değişim hareketleri, Yeni Türkiye için bir çok devrim niteliğinde değişimleri de bünyesinde barındırmıştır.

Ortadoğu’nun liderliğine soyunan ve mazlum Müslümanların sığınağı olan Yeni Türkiye, ekonomide, sanayide,kültür ve sanatta kısacası hayatın her alanında “yeni” değişimler yaşayarak dünyada parmakla gösterilir hale gelmiştir.

Artık Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Davos’ta başlayan “one minute” diyalogunun ardından bütün Müslüman ve ezilmiş halkların kurtarıcısı olarak görülmeye başlandı. Asya’dan Afrika’ya bütün kıtalarda bulunan Müslüman ülkelerin Türkiye üzerine bakışları değişti.

Yaşanan Yeni Türkiye gelişiminden doğal olarak bazı ülkelerde rahatsız oldu. Özellikle ABD ve AB ülkelerini oluşturan bazı batılı Avrupa ülkeleri, Türkiye’nin önünü kesmek için ellerinden geleni yaptılar. 16 Temmuz hain FETÖ darbe girişimi de bu engellemelerin nerelere kadar uzandığının hain bir göstergesidir.

Türk vatandaşlarının büyük bir sağ duyu ve vatanseverlikle karşı durdukları 15 Temmuz destanı, aynı zamanda ülkemizin değişiminin de adeta bir miladı olmuştur. İçimizdeki hainlerin kalkıştıkları bu hain darbenin ardından çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarına çöreklenmiş binlerce içimizdeki hainlerde ortaya çıkmış oldu.

Yüz binlerce şehit verilerek kurulan bu mübarek vatan topraklarını birkaç kalbini ve gönlünü hainlere satanlara verecek değiliz. BU ülkenin her karış toprağı değerlidir. Türk vatandaşları da el birliği ve gönül birliği içerisinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın arkasında kenetlenerek, her türlü desteği vermiştir ve de vermeye devam edecektir.