Cumartesi Neşesi
Cumartesi Neşesi
Bir Yılbaşı Fıkrası
Postanede çalışan memurlar yılbaşı günü noel babaya yazılmış bir mektup bulurlar, tabi Noel baba diye birisi olmadığı için mektubu açıp okurlar, mektupta söyle yazıyor;
“Sevgili Noel baba ben 10 yaşındayım. hiç kimsem yok, yetimhanede kalıyorum, bütün arkadaşlarıma Noel hediyesi geldi, ama bana hiç hediye getiren olmadı. Onun için senden üç şey istiyorum. Bana bir kalem, bir kalem kutusu ve birde ayakkabı gönderirsen çok sevinirim.”
Memurlar mektubu okuyunca aralarında para toplayarak kimsesiz çocuğu mutlu etmek ve Noel babaya olan inancını sarsmamak için istediklerini alır ama para yetmediği için kalem kutusunu almazlar, aldıkları hediyesi posta ile gönderirler, aradan günler geçtikten sonra çocuktan Noel babaya teşekkür mektubu gelir. Mektup şöyledir;
“Sevgili Noel baba, gönderdiğin hediyeleri aldım. Beni son derece memnun ettin, yalnız gönderdiğin hediyeden kalem kutusu çıkmadı. Gönderdiğine inanıyorum ama postanedeki çalışan hırsızlar almıştır, seni seviyorum Noel baba”
Ben Pastacı mıyım?
Evde elektrik tesisatı arızalanmıştır. kadın kocasına rica etmesine rağmen, kocasının tesisatı tamir etmeye hiç niyeti yoktur. adam karısına kızarak bağırır:
Ben elektrikçi miyim?
Bir müddet sonra evde su tesisatı arızalanır. Kadın yine kocasına rica eder, fakat kocasından aldığı cevap aynıdır:
Ben tamirci miyim?
Adam, bir akşam eve döndüğünde, hem elektrik hem de su tesisatının yapıldığını görür ve merakla sorar:
Kime yaptırdın?
Üst kattaki komşuya.
Ama ben sana para bırakmamıştım, nasıl yaptırdın?
Kadın cevap verir:
Bana iki şey teklif etti. “ya benimle yatarsın, ya da bana bir pasta yaparsın.” dedi. Kocası:
Peki neli pasta yaptın? Diye sorunca kadın da der ki:
Ben pastacı mıyım?
Bülbül
Rahmetli bestekâr Selahattin Pınar bir yandan beste yaparken diğer
taraftan üç-beş kuruş kazanmak için bazı zengin çocuklarına musiki
dersi verirdi.
Öğrencilerden biri bir gün,
-''Hocam, sabahları aç karnına çiğ yumurta içmenin sesime çok faydası
varmış. Ben bir haftadır bunu yapıyorum. Sesimdeki değişikliği fark
ettiniz mi?'' diye sorar.
Selahattin Pınar,
-''İç oğlum, iç der. Hiçbir zararı yoktur!'' bir süre sonra oğlan,
-''Hocam, annem de çiğ yumurta sayesinde sesimin çok güzelleştiğini söyledi. siz de farkındasınız, elbette..'' Selahattin Pınar çaresiz... bet sesli oğlanı atsa olmayacak, ekmek parası..
-''Oğlum.. der. Yumurtanın zararı yoktur... İçebilirsin...''
Bir süre sonra oğlan yine aynı konuya girince, dayanamaz rahmetli...
-''Ulan, eşşekoğlu eşek... der. Yumurtada keramet olsaydı, tavukgötü bülbül gibi öterdi!''
Erzurumlunun Bedduası
Erzurumlu harmanını kaldırmış, ekinini kurutuyormuş. Öğleden sonra gökyüzü kararmaya başlamış. -'Allah’ım, ne olirsen ekinim gurumadan yağmurunu yağdırma!
-'Allah’ım, birkaç gün daha yağmurunu yağdırma, ne olirsen' diye dualar edip durmuş. ekini kurudu kuruyacak. Akşamüzeri, son yarım saatte bir yağmur bir boran. tüm ekini çürümüş. o hırsla eve gelmiş, bir de bakmış ki; eşşeği de yıldırım çarpmış.
Bu olay Erzurumlunun içine oturmuş ama bir şey de yapamamış.
Zaman geçmiş, ramazan ayı gelmiş.
İlk gün niyetlenmiş Erzurumlu. İftara tam yarım saat kala, bir sigara çıkartıp yakmış. İlk nefesini şöyle bir güzelce çekmiş ve gökyüzüne bakarak üflemiş.
-'Nasıl? İllet oliysen şimdi değil mi?' demiş ve eklemiş:
-'Ölen eşeği de gurbana saymazsam şerefsizim...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.