Çocuklarımız kaybolup gidiyorlar
Çocuklarımız kaybolup gidiyorlar
Ülkemizde 1990 yılından sonra yapılan köyden şehire göçler, gecekonduların çoğalması, teknolojinin artması ve ailelerin çok çocukla şehirlere yerleşmesi, çocuklarımız için çok büyük olumsuzluklar doğurmuştur. Ekonomik zorluklar içerisindeki ailelerin, çocuklarını bir işe yerleştirmek ve ev ekonomisine katkı sunması için çalışmaya teşvik etmişlerdir. Bunun sonucu da para kazanma çocuğun eğitimden uzaklaşmasına ve sokakta çalışmaya mahkûm etmiştir.
Yarınımız, canımız ve gözümüz gibi baktığımız çocuklarımız, ekonomik döngülerin arasında kaybolup gitmeye başladılar. Ülkemizde sokakta çalışan çocuk sayısının, 4 milyon civarında olduğu tahmin edilmektedir. Yaz aylarında bu sayı ikiye katlanmaktadır.
Çocuk işçilerinin önemli bir kısmının oto, metal sanayinde, tekstil sektöründe, tarımda faaliyet gösteren küçük atölyelerde ve tarımda çalıştığını, okula gitmesi gereken 25 milyon çocuktan 5 milyonunun eğitim almadığını. Sokakta çalışan çocukların yüzde 87'sinin ailelerinin göçle geldiği, yüzde 48'nin sosyal güvencelerinin olmadığı, yüzde 75'nin ise aylık gelirinin asgari ücret düzeyinde kaldığını, yine ILO verilerine göre dünyada 531 milyon 700 bin çocuğun çalıştığını. "Bu çocuklar köle, gibi çalışıp, okuyamıyor, ilaç bulamıyor, aç; oyun, dinlenme ve tatil bilmiyor. Bazıları ise büyümeden ölüyor. 18 yaş altındaki çalışan çocuk sayısı kesin olarak bilinmiyor. Kayıt dışı ekonomi, küçük yaşlarda sokaklarda ve evlerde, tarımda aileye bağlı çalışma gibi etkenlerden dolayı, kayıt altına alınamamıştır.
Ülkemizde çalışan çocuklarla birlikte, sağlıksız bir kentleşme sonucu oluşan toplum yapısındaki değişikliklere paralel olarak farklılaşan ailelerin yapısı, bu gelişme ayak uyduramayan aileler ortaya çıkması neden olmuştur. Bu süreç içinde ekonomik sıkıntılar, yoksulluk, köyden zorunlu göçler sonucu kültürel çatışma da yaşayan aileler kente, yaşamının dışına atmaktadır çocukları.
Geleneksel kırsal kesimde ailenin aldığı destek ( psikolojik, sosyal, ekonomik ) kentlerde toplumsal kurumlar tarafından sağlanmadığında, büyük umutlarla kente göç eden yığınların aile ilişkilerini etkilenmekte, çocukları başıboşluğa sürüklenmektedir. Bunun sonrası boşanmalar, resmi nikâh olmaksızın yapılan evlilikler, değişik eşlerden çocuklar, ebeveynlerden birinin evi terk etmesi gibi nedenlerle çocukların sokaktaki yaşamı seçmesine yol açmaktadır.
Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bağlı Çocuk ve Gençlik Merkezleri ile Emniyet Müdürlüğüne bağlı Çocuk Şubelerinde bu çocukların rehabilitasyonunu sağlayarak aile yanına dönmelerini destekleyici bazı çalışmalar yürütülse de sorunun çözümüne ilişkin, önleyici ve insan yaşamının niteliğini yükseltici politikalar ve uygulamalar gerekmektedir. Bu da eğitim ve sağlığın yaygınlaştırılması ve ulaşılabilirliğinin sağlanması ile yakından ilintilidir.Gelir dağılımının, yoksulluğu ortadan kaldırıcı ve asgari koşullarda dahi olsa birey ve ailelerin kendi kendine yeter hale getirilmesi ve yeniden düzenlenmesi gerekmektedir…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.