Nasıl İyi Bir Dinleyici Olabiliriz?
Anadolu' da Bugün Gazetesi' nin çok değerli takipçileri, geçen haftaki yazımda, iletişim kurduğumuz kişilerin bizi daha iyi anlayabilmesini sağlayabilmemiz yani konuşurken daha net ve anlaşılabilir olabilmemiz için nelere dikkat etmemiz gerektiğini detaylarıyla aktarmaya çalıştım.
Elbette karşılıklı anlaşmanın sağlanabilmesi için sadece iyi bir konuşmacı olmak yeterli değildir. Dinleyen tarafın da dikkatini tam olarak konuşan kişiye vermesi ve sadece duyması değil anlatılanı doğru bir şekilde anlayabilmesi gereklidir.
Ancak bu her zaman, hatta genelde mümkün olmamaktadır. Kişiler karşılıklı iletişimde genellikle baskın bir şekilde konuşan tarafında olma alışkanlığına sahiptir, bundan dolayı etkin dinleme konusunda pek çoğumuzun kendimizi geliştirmeye ihtiyacı vardır.
Etkin dinlemek, anlama odaklı farklı bir dinleme becerisidir. Etkin dinleme becerisi gelişmiş bireyler hem konuşma hem de dinleme becerisini bir arada yapabilirler.
Aslında hepimiz çevremizde bizi gerçekten iyi dinleyen ve anlayan birilerine ihtiyaç duyarız. Bu noktada güven duygusu çok belirleyici bir rol oynar. Çünkü etkili bir iletişim, konuşma becerisinden ziyade, iyi bir dinleyici olmaktan geçmektedir. Bizi anladığını düşündüğümüz kişilere daha çok güven duyarız ve onlarla çok daha rahat iletişim kurabiliriz. Ancak ne yazık ki iyi dinleyici diyebileceğimiz ayrıca güven duyabileceğimiz kişilerin sayısı yeterince fazla değildir.
Eğer konuşan ve dinleyen kişiler arasında güven yoksa, iletişimin sağlıklı bir zeminde gerçekleşmesi ve anlaşmanın oluşması neredeyse imkansızdır. Karşılıklı güven duygusunu sarsacak yukarıda detaylarını verdiğim yaklaşımlardan kaçınmak gerektiğini aklımızdan çıkarmayalım.
Dinlemek, aynı zamanda konuşan kişiye saygı gösterdiğimizin ve değer verdiğimizin önemli bir işaretidir. Kişiler arası iletişimde çoğu zaman konuşma sıramızın gelmesini beklemek için dinliyormuş gibi yaparız. Hatta bu sabrı bile gösteremeyerek karşımızdaki kişinin sözünü keserek araya girer ve kendi anlatmak istediklerimizi konuşmaya başlarız. Bu da yine konuşan kişiye karşı saygı ve değer verme konusunda büyük bir zafiyete yol açar.
İletişimde sık yaşadığımız sorunlardan birisi de yanlış anlamak veya anlaşılmaktır. Bu sorunun altında da yine dinleme becerilerimizin yeterince gelişmemiş olması yatmaktadır. Ayrıca konuşan kişiye karşı önyargılarımız varsa bu da yanlış anlama ihtimalimizi oldukça yükseltir.
Peki bu kadar yaygın ve sıkıntı yaratan bir problem olarak karşımıza çıkan etkin dinleme konusundaki beceri eksikliklerimizi geliştirmek için neler yapabiliriz.
İyi bir dinleyici olmak için ilk olarak yapmamız gereken şey, bu konudaki gelişim ihtiyacımızın farkında olmak ve gidermeyi istemektir.
Birisini dinlerken en zorlandığımız konu odaklanma problemidir. Zihnimizi başka şeylerin meşgul etmesine izin vermeden kendimizi tamamen söylenenleri duymaya ve anlamaya vermemiz gerekir.
Odaklanmayı zorlaştıran önemli bir faktör konuşma sırası bize geldiğinde neler söyleyeceklerimizi düşünmektir. Aslında söylenenleri dikkatli bir şekilde dinleyebilsek, söyleyeceklerimizi çok da düşünmek zorunda kalmadan ve oldukça net bir şekilde karşı tarafa aktarabiliriz.
Eğer gergin bir durum söz konusu ise sakin bir şekilde dinleyebilmek, ses tonumuzu ve vücut dilimizi kontrol edebilmek, sorunu büyümeden çözebilecek önemli bir yaklaşımdır. Öfke kontrolü zayıf olan kişilerin böyle bir durumda tartışmaya devam etmemesi ve daha sakin bir zamanda yeniden iletişime geçmesi en sağlıklı yaklaşımdır
Söz kesmek de sık yapılan iletişim hatalarındandır ve oldukça yaygın bir sorundur. Hiç kimse konuşurken sözünün kesilmesinden hoşlanmaz, anlattıklarına önem verilmediğini düşünebilir, aynı zamanda sözü kesilen kişinin dikkati dağılabilir ve söylemek istediği sözleri unutabilir ve net mesaj veremeyebilir.
Diğer taraftan karşılıklı konuşma esnasında sık sık söz keserek araya giren kişi, sadece kendi düşüncelerine önem veren ve bunu karşı tarafa dayatan, bencil ve çıkarcı bir kişilik algısı oluşturabilir.
Söz kesmeye benzer bir hata da aynı anda karşılıklı konuşmaktır. İki taraf da karşısındakine kendi söylediklerini duyurmaya çalışır ancak ortaya çıkan gürültüden başka bir şey değildir.
Fazla samimiyet de konuşma ve dinleme esnasında bazen gerekli özeni göstermemize engel teşkil edebilir. Bu da yine beraberinde yanlış anlamaları getirebilir.
İletişimde önyargılı dinlemek yine dikkat edilmesi gereken bir konudur. Karşımızdaki kişiyi ön yargılarımızla dinlediğimiz zaman muhtemelen ya ne demek istendiğini yanlış anlar ya da hiç anlayamayız.
Dinleme becerimizi arttırabilmek ve odağımız dağılmadan iletişimi sürdürebilmek için ‘’Aktif Dinleme’’ kavramından da kısaca bahsetmek isterim. Aktif dinlemeyi kısaca karşımızdaki kişinin konuşurken kullandığı kelimelerle veya anlattıklarından neler anladığımızı kendi kelimelerimizle özetlemek olarak tanımlayabiliriz. Ayrıca yine dinlerken, zaman zaman açıklayıcı sorular sormak da aktif dinleme yaklaşımlarından biridir. Böylelikle hem anlatılanları çok daha iyi anlayabilir ve aklımızda tutabilir, hem de yanlış anlama olasılığımızı oldukça azaltabiliriz.
Yazımı Mevlana’ nın şu güzel sözüyle noktalıyorum:
‘’ Söz söylemede yücelik aramayın! Dinlemek, söylemekten yeğdir. ‘’
Sağlıcakla kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.