Milletçe kendimize güvenin en üst aşamasındayız. 15 Temmuz’dan sonra vatandaşlarımıza daha bir kendine güven geldi. Ve bu dönüşümün getirdiği kendine güven kesinlikle ülkemize yararlı olacaktır.

Geçtiğimiz hafta Selçuk Üniversitesi’nin açılışına katıldım. Açılışta ilk dersi Prof. Dr. Hikmet Akgül verdi. Hikmet Hoca’nın anlattıkları içinde teknik konularla alakalı değilim ama konuşması içeriği, bilim konusunda “İngilizce emperyalizmi”ne karşı durmak gereksinimini ben de uyandırdı.

Bilim İngilizce olduğu gibi Türkçe de olabilir. Bundan daha basit bir durum var mı? Yani bilim adamı Türk’se bilimsel çalışmalarının da Türkçe olması kadar olağan bir şey yok.

Yardımcı doçent unvanına sahip olanlar daha iyi bilirler. Eğer İngilizce sınavında geçemezlerse doçent olamazlar. Yani kendi konusunda üst derecede eğitim alan bilim insanı her şeyi “sular seller” gibi bilse de İngilizce’den sınavı vermezse bilime katkısı sorgulanabiliyor. Halbuki bu insanlar tur rehberi olmayacak ki yabancı dil konusuna endeksleyelim. Bu kişiler bilimsel çalışma yapacaklar. Zaten dünyadaki bilimsel gelişmeleri inceleyebilmek için diğer dillerden de bir miktar anlayacaklar ama temelinde yapacakları çalışmaları Türkçe yapacaklar.

Bu konuya üniversitelerimiz de eğilmelidirler. Türkiye’de bilim dili Türkçe olursa bilimsel açıdan gelişmeye yönelik hareket etmiş oluruz. “İlla ki İngilizce’yi bilim dili olarak kullanacağız” derseniz, bilim adamlarını bilimle uğraşmaya değil dil öğrenmeye yönlendirmiş olursunuz.

Bir an önce hem üniversitelerimiz, hem akademisyenlerimiz ve hatta YÖK bu duruma bir el atmalı ve bu durumu değiştirmelidir. Bilim adamı sadece bilimle uğraşacaktır. Bunun da en kolay yolu kendi dilinde uğraşabilmesidir. Zaten bilim adamı ihtiyacı doğrultusunda gerekn dilleri de gereken konuları da öğrenecektir.

Konunun ayrıntısını ve hocaların bu konudaki görüşlerini bugünkü gazetemizin sayfalarında okuyabilirsiniz. Anadolu’da Bugün olarak biz yapılması gerekeni yazdık. Bundan sonra da bu konuda atılacak adımların takipçisi olacağız.