Siyasetin gündemiyle halkın gündemi çok farklı
Sosyal medyaya ne kadar kızarsak kızalım. Sosyal medyanın doğru olan bir tarafı var ki o da gündemi tutması. Yani bilgiler yalan-yanlış olabilir, sahte hesaplar, saygısızlıklar, hukuksuzluklar olabilir ancak doğru olan gündemi çok diri olarak ve anlık tutmasıdır.
Sosyal medyanın gündemine baktığınız zaman Ak Parti Genel Başkanı Erdoğan’ın programında, bir çocuğun Anamuhalefet Partisi Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na hakaret ettirilmesi konusunun yanı sıra kar yağışları ve Ekrem İmamoğlu konusu bulunmaktadır. Diğer taraftan da Kemal Kılıçdaroğlu’nun video açıklamasıyla Ak Partili trolleri açıklaması videosu ve bu videoyu çektiği yer konusu gündemde. Bir de unutmadan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun itiraf gibi türban konusu açıklaması…
Bunlar sosyal medyada siyasetin konu ettiği gündem maddeleri. Ancak halkın sosyal medyadaki gündemi çok farklı. Vatandaşın sosyal medyada paylaştığı konular, doğalgaz faturaları, elektrik faturaları, market alışverişleri, kısacası ekonomi ekonomi ekonomi… Şimdi bu konulara kısa kısa değinmeye çalışayım.
Ak Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan Trabzon’da katıldığı açık hava toplantısında bir çocuğun eline mikrofon alarak Kemal Kılıçdaroğlu’na hakaret etmesi ve orada bulunanların buna gülümseyerek tepki vermesinin savunulacak, doğru bulunacak, desteklenebilecek hiçbir tarafı gözükmemektedir. Bu durum aslında siyasetin ülkede ne aşamada olduğunun bir göstergesidir. Aynı zamanda seçim zamanı siyasetin ne hal alacağını da bu tür olaylar bize işaret etmektedir. Tabii ki bir de bu olayın tersini düşününce çok daha ilginç geliyor bana. Yani -kendisine solcuyum diyen bir adam yapmaz da- oldu ya Kemal Kılıçdaroğlu’nun programında böyle bir şey olsa idi ve bu çocuk bu lafları Ak Parti Genel Başkanı Erdoğan’a söyleseydi neler olurdu düşünebiliyor musunuz? Tahayyül etmesi bile çok kolay değil işin doğrusu…
Gelelim bu kar-kış işlerine…
Ben şahsen hiçbir belediyenin kendi ilindeki vatandaşını memnun edecek şekilde karla mücadele ettiğine inanmam. Yani İstanbul’da da, Ankara’da da Konya’da da her yerde bu böyledir. Çünkü bizim insanımızın memnuniyeti bile siyasidir. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun karla mücadelesinden CHP, İyi Parti gibi muhalefet partileri memnundur. Ak Partililer de memnun değildir. Aynen Konya’da CHP’lilerin ve İyi Partililerin Uğur İbrahim Altay’dan memnun olmayıp, Ak Partililerin de çok memnun olduğu gibi… Dolayısıyla Türkiye’nin hiçbir yerinde sağduyulu bir biçimde “bizim belediyelerimiz karla iyi mücadele etti” diye bir açıklamayı duyma olanağı olmayacaktır. İşte bu nedenle de bir imam çıkıp kar yağışını “Ekrem İmamoğlu, balık, rakı” üçlüsünden kaynaklı hayatın felç olması olarak niteleyerek bahsedebilmiştir. Tabii bu da ayrı bir sorundur. Her ne kadar Türkiye’de imamlık diye bir kurum olsa da İslamiyet’te imamlık diye bir kurum yoktur. Çünkü zaten İslam’a inanan her erkek birer imamdır. Türkiye’de bunu kurumsallaştırdığımız için işte bir imam çıkıp kendince bir siyasi yorumu “doğruymuş” gibi söyleyebilmektedir. Buna da birileri “din adamı” demektedir. Halbuki olsa olsa siyaset adamıdır.
Anamuhalefet Partisi CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yeni bir video paylaştı. Bu videoda biraz da “Sedat Pekervari” Ak Partili “sosyal medya trollerini” açıkladı. Bunların ne kadar çok para aldıklarından vs. bahsetti. Yani Devlet’in kasasından belki de milyarlarca lira sosyal medyadaki “trollere” gidiyormuş. Ak Partililerin bu açıklama üzerine olayın içeriğiyle ilgili değil ama bu video çekiminin yapıldığı otelle ilgili itirazları gündemdeydi. Yani bu video çekimi geceliği 10 binlerce dolar olan bir otel odasında yapılmış.
Bir de geçtiğimiz günlerde CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun İstanbul Esenler İlçesinin üye katılımı töreninde partisi CHP’yi eleştirdiği söylemleri vardı. Kılıçdaroğlu “Cumhuriyet Halk Partisinin geçmişte hiç kusuru olmadı mı, kabahati olmadı mı? Oldu efendim. Kabahati de oldu, kusuru da oldu. Biz getirdik, ne yaptık, başörtüsünü Türkiye'nin bir numaralı sorunu haline getirdik. Senin başka derdin yok mu kardeşim?" dedi. Tabii ki Ak Partililer bu açıklamayı aldılar ve kendi politikaları açısından kullanmaya başladılar bile. Kılıçdaroğlu’nun bu açıklamayı neden yaptığı konusu da ayrı bir muamma. Halbuki 1989’da yerel seçimlerde 1. Parti olan SHP, 1991’de de koalisyon ortağı olarak Hükümet’teydi. Ve o dönemlerde üniversite okuyor olanlar bilirler. 1989 yılından itibaren bir üniversite öğrencisi olarak ben de çok iyi biliyorum ki, bizler türbanlı öğrencileri bırakın “kara çarşaf” giyen öğrenci arkadaşlarımızla aynı sıraları paylaştık. Ve de hiç kimse en ufak bu konuda bir baskı bir hakarete maruz kalmadı. Ta ki 1996’ya kadar. 1996 yılında kurulan 54. Hükümet’le birlikte maalesef ülkede başörtüsü bir gündem oldu ve 28 Şubat darbecileriyle birlikte de ayyuka çıktı. Peki, bu durumun neresinde CHP var diye sorarsanız, sanırım bunun cevabını Kılıçdaroğlu da iyi araştırmalıdır. Halk popülizmi yapmak adına koskoca bir partinin geçmişine böyle bir leke koymak Türkiye siyaseti açısından doğru bir yöntem değildir.
Bu konulara kısa kısa değindim ama asıl sorun aslında vatandaşı kesesi. Bu konuların hangisi vatandaşın kesesine giden yolu açacaktır bu konuda hiçbir fikrim yok. Yani Ekrem İmamoğlu en az 2024’e kadar İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıdır. Kemal Kılıçdaroğlu en az 2024’e kadar CHP’nin genel başkanıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan en az 2023’e kadar cumhurbaşkanıdır. Sosyal medya trolleri suç işliyorlarsa hukuk önlemi almalıdır. Bu durumlar vicdanen rahatsız edici olsa da hukuken suç değilse yapacak ne vardır? Vatandaş, siyaseti dinlerse gündem bunlar. Ama vatandaş siyasete kendini dinletirse gündem sadece ekonomi ve fakirlik. Vatandaş ya siyasetçinin boş gündemi peşinde koşacak ya da siyasetçiye gerçek gündemi hatırlatacaktır.
Dostlukla kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.