Liyakat, liyakat, liyakat
Ankara’dan yola çıkan hızlı tren anlaşılması çok güç olan bir kaza yaptı ve onlarca yaralı ve ölü var. Tabii ki haliyle herkesin gündeminde bu kaza var. Ve herkes bir uzman edasıyla kazanın neden olduğu konusunda bilmişlik taslamakta. Bir kere bu konuda bilgi sahibi tüm akademisyenlerin açıklamalarında belirtilen, sistem açısından bir aksaklık olmasının mümkün olmadığı. Yani YHT merkezinin yönetim açısından son model donatılmış mekanizmalarla yürütüldüğü söylenilmekte. Ama işte bu sistemleri yönetebilecek bir insan illaki olmalıdır.
Hani Bertolt Brecht’in ünlü bir şiiri vardır:
“Tankınız ne güçlü generalim,
Siler süpürür bir ormanı,
Yüz insanı ezer geçer.
Ama bir kusurcuğu var;
İster bir sürücü.”
Yani sistemi ne kadar mükemmel yaparsanız yapın sonuçta bir insana emanet edeceksiniz. İşte bu insanın, o işi yapacak insan olup olmadığı; liyakatli olup olmadığı, o işin uzmanı olup olmadığı çök önemli.
Yarın bir gün, bu tren kazasının da müsebbibinin liyakatsizlik olacağı gibi bir duygu da bende var maalesef. Çünkü artık ülkede en çok konuşulan konulardan biri liyakatsizliktir. Yüzünüzü nereye çevirirseniz çevirin, maalesef ülkede yönetim kademesinde olan kişilerde büyük bir liyakatsizlik ön plana çıkmıştır.
Geçtiğimiz haftalarda herkesin hatırlayacağı gibi Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli Konya’daydı. Gazeteci kardeşlerimizden birinin kamerasına ve dikkatine takılan bir olayı burada paylaşıp, liyakatle ilgili ne söylemek istediğimi daha iyi anlatmak istiyorum.
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Hürriyet gazetesi ve Denizbank’ın, Selçuklu Kongre Merkezi’nde ortaklaşa düzenlediği Tarım Zirvesi’ne katılmak üzere Konya’ya gelmişti. Yanında Bakan Yardımcısı Mustafa Aksu da bulunmakta idi. Selçuklu Kongre Merkezi’nde haliyle salonda bir protokol oturma düzeni yapılmıştı.
Bakan Yardımcısı Mustafa Aksu salona geliyor. Tabii ki tüm protokolün isimleri koltuklarda yazılı. Bakan korumalarından birine, kendisinin nerede oturacağını soruyor. Koruma da şöyle bir bakıp, yeri gösteriyor. “Orası olmaz” diyerek, kendi oturacağı yerin Bakanın yanı olacağını söylüyor. O sırada Valilik Protokol Müdürü, Bakan Yardımcısına yazılı olan protokolün uygulandığını, bakan yardımcısının yerinin orası olduğunu belirtiyor. Ama bakan yardımcısı Mustafa Aksu bunu kabul etmiyor ve zoraki Bakan’ın yanına taşıttırmaya çalışıyor kendini. Ve Vali Bey’in de yerini “gasp ederek” Bakan’ın yanına sokuluyor. En sonunda haberleri izleyenler görmüşlerdir, Bakan’ın sağ yanında ağzında sakızıyla bakan yardımcısı onun yanında da Konya Valisi oturuyor.
Bir programda yer kapma yarışı içerisinde bir bakan yardımcısı düşünebiliyor musunuz? Hâlbuki zaten programın yapıldığı ilin Valiliği bu düzenlemeleri en iyi şekilde yapacaktır.
Maalesef şu anda liyakatsizlik ülkedeki en büyük sorun durumunda. Her görevde olduğu gibi bakan yardımcılığı görevine de herkes atanmamalıdır. Liyakat ve bilgi-birikim öncelik olmalıdır.
Olmadığı müddetçe, böyle bakan yardımcıları da, böyle kazalar da görmeye daha çok devam ederiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.