Erhan Dargeçit

Erhan Dargeçit

 Kültürsüz demokrasi, demokrasi değildir

 Kültürsüz demokrasi, demokrasi değildir

Demokrasinin tanımını hangi sözlüğü açarsanız bulursunuz. Ancak malumunuz olacağı üzere hiçbir zaman tanımlar, sözlükteki açıklamalarıyla bire bir ölçüşmez. Çünkü hayat içerisinde pratik hep farklılaşır.

Demokrasi de öyledir. Sözlükte “Halkın egemenliği temeline dayanan yönetim biçimi” diye anlatılır. Biraz daha izah gerekirse “siyasal denetimin doğrudan doğruya halkın ya da düzenli aralıklarla halkın özgürce seçtiği temsilcilerin elinde bulunduğu, toplumsal ve ekonomik durumu ne olursa olsun tüm yurttaşların eşit sayıldığı yönetim biçimi” diye açıklanır.

Peki, işleyişte demokrasi böyle midir? Çoğunuzun “hayır” dediğini duyar gibiyim. Çünkü işleyişte demokrasi, hakim sınıfların veya zümrelerin etkisindeki demokrasidir. En basit örneği milletvekillerini sözde halk seçer ama işin gerçeğinde halk falan seçmez. Parti genel başkanları seçer. Parti genel başkanları listeleri oluşturur ardından vatandaş da sandığa gider ve hangi genel başkanın oluşturduğu listeye oy verecekse verir. Ve de o listedeki milletvekilleri meclise güya halkın temsilcisi olarak gider. Reel olarak baktığınızda aslında milletvekilini halk değil, genel başkan seçmiştir ama bu demokrasiymiş gibi gösterilerek fiilen oy veren vatandaşın seçtiği söylenir. Aslında kısacası işte bu ikisinin arasındaki fark, demokrasi kültürü anlayışından meydana gelen farktır.

Demokrasi kültürü TBMM’den itibaren başlamalıdır. Mesela Milletvekili seçilen kişi TBMM kürsüsüne çıkar ve Anayasa ile belirlenmiş olan “Milletvekili yeminini” söyler. Bu yeminin içeriğini uygulamak ve inanmak bu milletvekilinin görevi haline gelir. Çünkü adı üzerinde “yemin ediyordur”. Demokrasi kültürüne sahip olanlar bu yemini ettikten sonra bu yemine uygun tavırlar içerisinde bulunurlar. Demokrasi kültürüne sahip olmayanlar da bu yemine göre hareket etmez, yeminlerini unuturlar.

Yine bir başka örnek vereyim Cumhurbaşkanlığı yemini de aynı durumdadır. Cumhurbaşkanlığı yemininde “…..Türkiye Cumhuriyetinin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma…..” diye bir cümle vardır. Cumhurbaşkanı bu yemini eder. İşte demokrasi kültürü bilinci bu yemine uyup uymamakla ortaya çıkar.

Tabii ki demokrasi kültürü bilinci Cumhurbaşkanı ve TBMM’den başlamalıdır. Ama vatandaşlar da bu bilince sahip olmakla yükümlüdürler. “Demokrasi kültürü” eksik olan bir demokrasi “nalıncı keseri” gibi her şeyi kendimize yonttuğumuz bir anlayışa yol açar. Yani biz yaparsak kötü de olsa iyidir, siz yaparsanız iyi de olsa kötüdür anlayışına ulaştırır.

Şimdi de zaman zaman bununla karşılaşmıyor muyuz? Adam hırsızlık yapıyor; “hangi partili” diye bakıyoruz. Halbuki hırsızlık yapanın partisinin bir önemi var mı? Hırsız hırsızdır. Ve suç işleme konusunda da öyle değil midir. Suç işleyen bizim partidense o suçun üstünü bastırmaya çalışıyoruz. Karşı partiden ise ortaya çıkarmak için elimizden geleni yapıyoruz. Oysaki suçlu suçludur, partisinin ne olduğunun hiçbir önemi yoktur.

Daha başka bir örnek vereyim. İnsanlar siyasi partilere üye olmak isterlerse kendilerine en yakın olan partilere gidip üye olurlar. Ancak birçoğu partinin tüzüğünü programını bilmez. Sadece üye olurlar. Tabii ki birçok dernek ve sivil toplum kuruluşlarına üye olurken de kimse tüzüğe dikkat etmez. Hâlbuki gerek partiler için gerek kurum ve kuruluşlar için çalışma şekillerini ve fikirlerini bu program ve tüzükler belirler. Yani kurum ve kuruluşlar bu tüzüğün ve programın dışına çıkamazlar. Ama bir bakarsınız ki üyeler aradan biraz geçtikten sonra bu program ve tüzüğe karşı çıkmaya ve karşı çalışma yapmaya başlarlar. Eğer üye olurken program ve tüzüğün uygun olup olmadığını incelemezsen daha sonradan yapmaya çalıştığın karşı duruş anlamsız olur.

Mesela birçok parti üyesinin kendi partisinin siyasal düşüncesinden haberi yoktur desem şaşırırsınız. Ama maalesef öyle. Adam bir partiye üye oluyor. O parti sosyal demokrat olduğunu programında anlatıyor. Ama üyesi kendisinin sosyalist olduğunu söylüyor. Böyle bir saçmalık olabilir mi? Veya parti milliyetçi, üyesi kendisinin “şeriatçı” olduğunu söylüyor. İşte bunların hepsi demokrasi kültürünün eksikliğinden kaynaklanan durumlardır.

Bir felsefecinin söylediği gibi “Demokrasi, en iyi yönetim biçimi değil; mevcutlar içerisindeki en iyi yönetim biçimidir”.

İşte demokrasi kültürümüz oturdukça olaylara bakış açımız da, bireysel çıkarlardan uzaklaşıp, toplumsal çıkarlara doğru yol alacaktır. İşte vatandaşlık bilinci de demokrasi kültürü bilinciyle beraber büyüyecektir.

Dostlukla kalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Erhan Dargeçit Arşivi