Halis Özdemir

Halis Özdemir

Pazartesi Hadisi

Pazartesi Hadisi

Ebû Hüreyre radıyallahu

anh’den rivâyet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “İman yetmiş (veya altmış) küsur özelliktir (şu’bedir). En yükseği, ‘Allah’tan başka ilâh yoktur’ de­mek; en aşağısı ise, eziyet veren şeyleri yoldan kaldırmaktır. Hayâ da imanın bir bölümüdür.”

(Müslim, îmân 58. Ayrıca bk.

Buhârî, îmân 3; Ebû Dâvûd, Sünnet 14; Nesâî, îmân 16; Tirmizî, Birr 80; îmân 16; İbni Mâce, Mukaddime 9) Açıklamalar

Hadisimizin ifadesinden imanın bir asıl yapısı (ki, o kalp ile tasdiktir) bir de o yapının dalları, şubeleri ol­duğu anlaşılmaktadır. Nitekim bazı âlimlerce işaret edildiği gibi hadis­te iman ağaca benzetilmiş gibidir. Kur an-, Kerîm’de de iman gerçeği­ni belirten söz, ağaca benzetilmiş ve şöyle buyurulmuştur:

“Güzel söz, kökü (yerde) sâbit,
dalları gökte olan güzel bir ağaç gibidir. Ki o ağaç, Rabbinin izni ile her zaman yemişini verir. Allah, öğüt alsınlar diye insanlara böy­le benzetmeler yapar" [İbrahim sûresi (14), 24]. İman kökü kalb- de, dalları ise, insan davranışları olarak dışarıda yani hayatta olan birtevhid ağacıdır. Rivayetlerdeki farklılığa göre bu dallar ya yetmiş veya altmış küsurdur. Bunları 77 olarak sayan ve her biri hakkında detaylı bilgi veren özel kitaplar bulunmaktadır. Bu tür eserlerin en meşhuru, muhaddis Beyhakî’nin (ö. 458/1066) Şuabü’l-İmân’ıdır.

“İmanın şubeleri” ile ilgili genel çerçeveyi belirleyen hadîs-i şerîf, önümüze ilgi çekici bir çizgi koy­maktadır. “Lâ ilâhe illallah” demek­ten, yoldaki eziyet veren şeyleri gidermeye kadar uzanan bu çizgi teori ile pratik, düşünce ile uygula­ma kısacası din ile dünya ayrılmaz­lığıdır.

Peygamber Efendimiz, kalpte­ki tevhid inancının sözlü ifadesi demek olan “Allah’tan başka ilâh yoktur" ikrarının en yüksek ve en üstün iman görüntüsü olduğunu söylüyor. Yoldan, eziyet veren şeyleri gidermenin de bu imanın yerine getirilmesi en kolay ve belki bir anlamda faydası en az olan belirtisi olduğunu ifade ediyor. Biri tamamen mânevî ve kalbi bir kabu­lün ifadesi; öteki, yoldan meselâ bir taşı kenara iteklemek gibi tama­men maddî ve fevkalâde kolay bir hareket... Ancak her ikisi de aynı
iman gövdesinin dalları... İnsan davranışlarının iman ile ilgisi, din ile dünyanın birbiriyle olan birlikteliği ve madde-mâna kaynaş­ması herhalde ancak bu kadar beliğ bir şekilde ortaya konulabilirdi..

Öte yandan “imanın şubeleri” olarak kitapları­mızda sayılan 77 özelliğin 30’u inançla, 47 tanesi ise dil ve beden ile yapılabilecek ibadetleri ve bunlara ilaveten aile ve toplum (âmme) hukukuyla alakalı konuları kapsamaktadır. Bunlar arasında yöneticiliği adâlet üzere yapmak, devlet başkanına itaat etmek, ciha­da çıkmak...gibi tamamen yönetim ve devlet ile alâkalı olan hususlar da bulunmaktadır. Hatta utanma duygusunun bile imanın bir şubesi olduğunu hadisimizden öğrenmek­teyiz. O halde bütün bunların ve iman ile ilgili diğer hadîs-i şeriflerin
topluca ortaya koyduğu gerçek ve verdiği mesaj şudur:

İslâm’da iman ile şu ya da bu şekilde alâkası olmayan herhangi bir davranış yoktur. Dolayısıyla din-devlet ayrılığı, din-dünya ğay- rılığı gibi bir anlayış da kesinlikle mevcut değildir.

Hadisten Öğrendiklerimiz

  1. İman, birbirinden farklı değerde de olsa bir çok özellikten meydana gelmektedir. Bu özelliklerin herbi- rinin doğrudan doğruya iman ile organik alâkası bulunmaktadır.
  2. İslâm’da din ve dünya ayrılığı yoktur. Bunlar tam bir bütünlük için­dedir. Bu sebeple de “din işi ayrı, dünya işi ayrı" gibi laik anlayışlara İslâm’da yer yoktur.
  3. İman şubelerinin her biri başlı başına bir hayır ve iyilik vesilesidir.
  4. Hayır yollarının çokluğu, imanın şube sayısından da bellidir.
  5. Hayâ, hayırdır, hayır getirir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halis Özdemir Arşivi