Barbaros Ulu

Barbaros Ulu

Ülkenin ülkeyi sevenleriyle imtihanı

Ülkenin ülkeyi sevenleriyle imtihanı

Ben bu ülkeyi sevmeyeni görmedim. Çünkü kime sorarsan ülke sevdalısı. Elbette sevilecek. Zira başka ülkemiz yok. Yalnız kim ne kadar ve içten seviyor, bunu bilmi­yoruz. Zira elimizde bir kıstas ve içlerini okuyacak bir alet yok. Sayıları ne kadardır bilmiyorum ama bu ülkeyi gerçekten seven sami­mi insanlarımız var. Kiminin ülke sevgisi kuru gürültüye yani sözde bir sevgi. Bunların oranı epey fazla. Kiminin de ülke sevgisi kedinin ci­ğeri sevmesi gibidir. Bunların çoğu da sorumluluk sahibi kişiler.

Ülkesini içten seven insanlar, ülke­sinin kalkınması için çalışırlar. Bu­nun için ellerinden geleni artlarına koymazlar. Ülkeye verdikleri katma değerden daha azıyla nasiplenirler. Fedakardırlar. Gerekirse uğruna ölürler. Ülkesini zarara sokacak eylemlerden kaçınırlar. Bilerek veya bilmeyerek zarar vermişlerse de bedel ödemekten kaçınmazlar. En azından nedamet duyarlar ve bunu itiraf ederler.

Kuru gürültüye ülke sevgisi edebi­yatı yapıp mangalda kül bırakma­yanların foyası zor zamanlarda orta­ya çıkar. Zoru gördüler mi bunları orada göremezsin.

Kedinin ciğer sevmesi gibi ülkesini sevenlere gelince, bu tür sevgiye sahip olanlar genelde so­rumluluk makamında olan kişiler. Bunların sesleri fazla ve gür çıkar. Bunlar ülkeye hizmet ediyor görünürler. Ama ülkeye mi hizmet ediyorlar, ülke mi bunlara hizmet ediyor, burası muamma. Bunların rakipleriyle ülke adına kavgasına ve çabasına bakmayın. Bunlar ülkenin altını oymakla meşguller. Kırarlar, dökerler, ağızlarına ve yüzlerine bulaştırırlar. Ceremesini de az bir mutlu azınlığın dışında tüm halk çeker. Bedel ödettikleri halkı ne kadar seviyorlar bilinmez ama bunların özellikleri kendilerini halka sevdirmiş olmalarıdır. Önemli olan da bu değil mi? Halka kendini sevdirdikten sonra bu halkın ekme­ğini elinden alsan sesini çıkarmaz. Çünkü ağzına yüzüne bulaştırsa dahi her yapılanda hep bir hikmet aranır ve vardır bir hikmeti denir. Halbuki halkın sevdiği kadar bunlar

halkı ve ülkeyi sevmiş olsalardı, bu ülkeye bu kadar kötülük yapmazlar ve bugün bu ülke her yönüyle bu kadar içler acısı duruma düşmezdi. Yaptıklarına bakarak keşke bunlar bu ülkeyi bu kadar sevmeseler diyorum. Çünkü ülkeye sundukları tek hizmet yalancı bahardır. Bu da diğer mevsimlere göre göz açıp ka­payıncaya kadar bir süredir. Sonrası tufan.

Kendilerini bulunmaz Hint kumaşı sanan bu zevat, ülkeyi sevmede samimi ise -bir an için öyle kabul edelim, onların ülke sevgisi, ayının efendisini sevmesine benzer: “Efendisini çok seven bir ayı, onun etrafından hiç ayrılmaz. Onu esen rüzgardan bile kıskanmaktadır. Sev­gisi o kadar aşırı ki gözünün önünü göremeyecek şekilde aşkı onun gözünü kör etmişti. Onun sevgisi efendisinin de hoşuna gidiyordu. Yine bir gün efendisi, dinlenmek için ağacın altında istirahat etme­ye çekilmişken onu rahatsız eden karasineği ayı, eliyle kovalar. Sinek bu. Kovaladıkça tekrar tekrar gelir. Sonunda sinek, gözü gibi korudu­ğu efendisinin alnına konar. Ayı, efendisini bir daha rahatsız etmesin diye eline koca bir kaya parçası alır. Sineği öldürmek için efendisinin alnındaki sineğe hedefler ve taşı atar. Sonuç mu? Tam isabet: Sinek ölür, efendisi de tabii.”

Ülkesini gerçekten seven, ülkenin aleyhine olacak durumlar için söz ve eylemlerden uzak durur, ülkesini ateşe atmaz, soğukkanlı olur, ateşe körükle gitmez, ateş kendi halin­de yanarken iyice alevlensin diye durmadan çomak sokmaz, ateşi söndürmek için çaba sarf eder.

Az ve öz, yerinde ve zamanında konuşur. Konuşurken sözlerini dikkatli seçer. Kırıcı olmaz, hakaret etmez.

Kendi başına buyruk hareket etmez. Ortalıkta çok dolaşmaz. Her yerde boy göstermez. Ulu orta her şeye karışmaz. Herkese laf yetiştir­mez. Taş bile yerinde ağır sözünü unutmaz.

Zarar gördüğü ve zarar verdirdiği deliğe defalarca girmez ve girdir­mez. Yanlışta inat etmez. İnadım inat demez. Burnunun dikine gitmez.

Her daim şeffaf olur. Kelime oyunu yapmaz. Hiçbir şeyi gizlemez. Dur­madan kıyas yaparak olup biteni olduğundan farklı göstermez.

Hata ve yanlış yaptığında bunda ısrar etmez. Çünkü hatadan dön­mek erdemdir. Bir şartla “u” dönüşü yapabilir. Önceki yaptığının yanlış olduğunu söylemek suretiyle. Dünyanın merkezine kendisini koy­maz. Kendisini bulunmaz ve vazge­çilmez Hint kumaşı olarak görmez. Tevazuu elden bırakmaz. Kendisine saygı beklediği kadar başkasına da saygı gösterir.

Ülkesine katma değer üretmeye çalışır, ülkenin kaynaklarını har vurup savurmaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Barbaros Ulu Arşivi

Veda

28 Aralık 2022 Çarşamba 00:02