Uzun süredir Güneydoğu’da bizlerin buradan takip edemediği, kimsenin sağlıklı bir bilgi veremediği ve hemen her gün şehit haberleri aldığımız bir olaylar zinciri yaşanmakta.

Ayrıntıları hakkında çok fikir sahibi olamasak da kulaktan dolma bilgiler elde ettiğimiz bir gerçek.

Güneydoğu’da herkesin malum olduğu, kuruluşundan bu yana ideolojik olarak, pratik olarak ve siyasi olarak yanlışlar silsilesi içerisinde olan bir terör örgütü kendince bir yönetim biçimi istemekte ve buna özgü elemler yapmaktaydı. Bir ara Hükümetin de yanlış tutumlarıyla anlaşma zemini aramak yanlışına düşülse de en sonunda “terörle müzakere olmaz” mantığına bürünebildi.

Dağdaki terörist, şehirlere indirildi ve şimdi de şehirlerde tamamen önlemini alabilme ve engelleme çalışmaları devam ediyor.

Aslında işçi sınıfının olmadığı bir yerde marksist-leninist devrim yapmak hevesiyle yola çıkmasında zaten yanlışlık olan bir örgüttü terör örgütü. Daha sonra bu yanlışlığına, emperyalist ilan ettiği Türkiye Cumhuriyeti’ni ABD ile işbirliği yaparak yıkmaya heveslenmesi ayrı bir komediydi. Şimdi gelinen aşamada, emperyalist ABD’nin taşeronluğunu yapan ve emperyalizme karşı 1923 devrimini gerçekleştiren Türkiye Cumhuriyeti’ne savaş açmış bir terör örgütü haline gelmiş durumda.

Bu yörede kat edilen yol oldukça fazla oldu. Şimdilerde oralar tamamen bu terör örgütünden kurtulma aşamasına geldi dayandı.

Bu aşamaların biraz sancılı olması ve de bu süre içerisinde şehitlerimizin sayısının artması her ne kadar bizleri çok üzse de bir vakıadır.

Yaşananlar konusunda sağlıklı bilgi sahibi olmasak da; anamuhalefet partisinin Cizre ‘ye giden komisyonunun söylediği gibi “askerin yargılanması” gibi bir düşünce sahibi olmak da bu ülkeyi düzlüğe çıkaracak, birlik ve bütünlük sağlayacak bir karar olamaz.

Silahlı Kuvvetlerimizin idaresinde yapılan çalışmaların en kısa zamanda neticelendirileceği düşüncesiyle biraz daha sabır ve metanetli olmak sanırım hepimizin şu andaki birinci görevidir.