Erhan Dargeçit

Erhan Dargeçit

Ekonomiye güven şarttır

Ekonomiye güven şarttır

Bu hafta stokçulukla ilgili bir yasa teklifi, TBMM’de görüşülmeye başlanacak. Bu stokçuluk konusunu çok anladığımı söylersem yalan olur. Ve inanıyorum ki birçok kişi de bu stokçulara karşı girişilen savaştan bir şey anlamamaktadır.

Gıda maddeleri konusunda bak­tığımızda marketlerin, bakkalların ve benzeri yerlerin stokçuluk yapma şansı bence yoktur. Bunlar illaki stok yapacaklardır. Hatta bu yerlerin stok yapması vatandaşlara ürünlerin daha ucuz ulaşmasını da sağlamaktadır. Yani hep eleştirilen BİM, A101 gibi marketleri düşüne­lim. Bunlar herhangi bir üründen tüm şubelerine de alım yapacakla­rını düşünürsek her bir üründen 10 binlerce adet alım yapacaklardır. Sıradan bir bakkalın 10 adet alaca­ğı ürünü bu marketler 10 binlerce alacaklardır. Bu da gayet doğaldır.

Diğer taraftan, bir ürünü satı­yorsunuz, o ürün elde bitiyor ve ardından aynı üründen almak isti­yorsunuz, sattığınız fiyattan alamı­yorsunuz bile... Çünkü zam geliyor.

Piyasaya baktığımızda hangi ürünü isterseniz bulabilirsiniz. Alabilir misiniz bilmem ama bulabilirsiniz. Fiyatlar her geçen gün artmakta­dır. Stokçuluğu değerlendirirken, mesela bir ürünü piyasadan çekip, piyasaya vermeyerek değerini arttırmak ve hatta “tekel olmak” olarak algılayabiliriz. Ancak piyasa­larda böyle bir şey yok ki. Ortada oluşan sadece alım gücümüzün düşük olması ve vatandaşın alama­ması yatmaktadır.

Bu hafta görüşülecek olan yasa “üretici, tedarikçi ve perakende işletmeler tarafından piyasada darlık yaratıcı, piyasa dengesini ve serbest rekabeti bozucu faaliyetler ile tüketicinin mallara ulaşmasını engelleyici faaliyetlerde bulunan­lara, 100 bin liradan 2 milyon liraya kadar idari para cezası verilecek” şeklinde düzenlenmeye çalışıla­cak. Nasıl okursanız okuyun ama ülkemizde bir stokçuluk sorunu görmemekteyim. Bilakis insanlar aldıkları ürünü bir daha aynı fiyata alamayacakları için ellerindeki imkanlara göre ne kadar fazla alabiliyorlarsa o kadar alıyorlar. Bu gibi durumları da stokçuluk olarak değerlendirmek doğru olmaz diye düşünüyorum.

Tabii ki piyasa dengesi açısından bakarsak zaten sıkıntının yine Hü­kümetin uyguladığı politikalardan kaynaklı olduğunu da görmeliyiz. Mesela yine yılbaşı geliyor. İnsanlar kendilerince eğlenecekler. Ya bir eğlence merkezine gidecekler ya da evlerinde eşleriyle dostlarıyla eğlenceli bir gece geçirecekler. Tabii ki bu eğlencenin baş aktörü içki olacak. İçkide ilginç olan bir hesap var: Satış fiya­tı 175TL olan bir 70’lik içkinin, 130TL’si vergi... Şimdi bunu okuyanlardan “efendim içmeyiversinler" diyenler çıkabilir. Ama bu sözün bir temele oturma­sının Konya’da bile imkanı yoktur. Yani dolayısıyla içecek olanlar, illaki içe­cekler. Peki, ne oluyor o zaman? Her gün gazete­lerde okuyorsunuzdur, “sahte içki yakalandı” diye. İşte bu kadar vergi koyarsanız insanlara 45 TL’lik içkiyi 175TL’ye satarsanız, insanlar da evlerinde içki üretmeye ve sahte içkiye yönelirler. Bu sefer geçen senelerde olduğu gibi beklediğiniz vergiyi de toplayamazsınız. Tabii ki Cumhurbaşkanımız Recep Tay- yip Erdoğan’ın bu konuda yaptığı “Fiyat politikaları belirledik. Yani zaman zaman bu konuda vergiler artıyorsa kusura bakmasınlar. Bizim petrol gelirimiz olmadığı için en önemli gelir kaynağımız bu” açıkla­masını da unutmamak lazım.

Peki, tütünde durum farklı mı?

Tütünde de aynı. Sigaraya zam, vergi; zam, vergi ve sonuçta inşalar kaçak tütüne yönelmeye başlıyor­lar. Bu sefer Devlet alması gereken vergiyi bile toplamayı başaramıyor. Böyle durumlara bakarak “piyasa dengesini" sağlamak mümkün mü­dür? Sadece bu tür piyasa hareket­leri görünen odur ki, asayiş olayla­rını ve hatta ölümleri arttırmaktadır.

Acaba ekonomisi doğru dürüst işleyen ülkelerde bu gibi konular, konuşulan konular mıdır sizce? Ül­kemizde, ekonomi, sıkıntıya düşün­ce ve de kısa vadede güvenilir bir çözüm gözükmeyince işte tartışılan konular daha da afaki ve somutluk­tan uzaklaşmaya başlar.

Bizim stokçulukla ve benzeri konu­larla uğraşmak yerine ekonomide başarısız bir hükümet yönetimi olduğunu kabul ederek sil baştan bir ekonomi politikası oluşturma­mız gerekir. Hem o zaman inanın vatandaşta da bir güven oluşumu sağlanır ki, bu bile ekonomiye ihtiyaç olan bir durumdur.

Dostlukla kalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Erhan Dargeçit Arşivi