Yolcu Aziz Kaya

Yolcu Aziz Kaya

Kararlarımızın Cenneti Veyâ Cehennemi

Kararlarımızın Cenneti Veyâ Cehennemi

Hayatımızdaki kararlılıklarımızı ve kararsızlıklarımızı bir nebze de olsa empati yoluyla anlamaya irdelemeye çalışalım.

Bu hassas konu sanki Ademoğlunun gecesi ve gündüzü gibi,

Bu hassas konu sanki insanoğlunun huzuru ve huzursuzluğu gibi,

Bu hassas konu sanki kulların cenneti ve cehennemi gibi,

Bu hassas konu sanki Azîzlerin ve Azîzelerin, Salihlerin ve Sâlihaların, Cânların ve Cânanların gecesi ve gündüzü gibi.

Evet evet bizler, tâbiri câizse şu hayat etüalin de, tercih fırçalarıyla kendi kendimizi çiziyor, boyuyor ve resmediyoruz.

Karar vermeliyiz, istikâmetimizden emin olmalıyız,

Unutma! Emin olunmayan istikâmetler kararsızlığın ateşini harlar.

İstikâmetler karar ister durur

İstikâmetler önünü görmek ve karanlıktan kurtulmak ister.

Kara/r sızlıklardaki karanlığı bulmalı ve o karanlığı olduğu yere bir daha çıkmamak üzere gömmelidir.

Unutmâ ey yolcu!

Kararsızlıklar insanı duran bir su hâline çevirir. Mâlesef duran su'lar olduğu yeri çamura ve bataklığa çevirir.

Ne acıdır ki bataklıklar gereksiz atmosferleri oluşturur,

Bu bataklıklar ise çevresinde hem zararlı haşaratları çoğaltır, hem de nice hastalıkları bağrında barındırır.

K/ara/rsızlıklardaki arayı kaldırmalı, aralanan araları da kararlı bir şekil de kapatmalıyız.

Çünkü karar lokomotif gibidir, lokamotifler ise kopukluk istemezler

Çünkü lokomotifler, vagonlarıyla farklı bir anlam kazanırlar.

Tren olabilmek isteyen lokomotifler mutlaka ve mutlaka araları birleştirmeli, gerekli bağları ve bağlantıları kurmalıdır.

Karar da lokomotif gibidir, arkasında kopukluklar istemez, çünkü kopukluklar karışıklığı, dağınıklığı, vurdum duymazlığı içerisinde barındırır.

Sâhi be Azîzim, sen bu karar meselesine nasıl yaklaşmaktasın, yoksa sen de kendini kararsızlık fırçasıyla resmeden ve kendi kendini yazık edenlerden misin.

Kar/ar lar, âh bizi biz yapan kararlar âh.

Kar/ar lar, âh bizi bizden eden kararlar.

Kararları her dem akıl terâzisinde tartmalı, kalp süzgecinden geçirmeli

En son karar vermeden önce, kararlarımız ak ve pâk olsun diye, kar gibi beyaz ve temiz olsun diye, ak pâk yüzlüler ile kar gibi ağarmış ak sakallı yüce birikimliler ile istişâre etmeliyiz.

Kar gibi beyaz ve temiz gelecekleri biz oluşturabiliriz diye düşünmekteyim.

Lâkin biz önce bu düşünüşü hassas bir şekil de mayalamalıyım.

Ey cân! İnsan hissetmediğini düşleyemez.

Sâhi be azîzim, sen ne kadar hissediyorsun ki düşleyebilsin.

Hisler, tanımak ve tanınmak ister.

Hisler, anlamak ve anlaşılmak ister.

Hisler, yaşamayı ve yaşanılmayı ister.

Hisler, fedâ olmayı ve olunmayı ister.

Hisler, Şebû ârûz'u ilan etmeyi, o dem'i yaşamayı ve düğün etmeyi ister.

İşte o gün, kararlarımızın cennet bahçesini girmiş oluruz.

"Kararlarımızın cennet bahçesi."

Böyle bir tâbiri ilk defâ bu gün kullanıyoruz değil mi Azîzim ?

El hâk doğrudur, ilk defâ bu gün zuhura geldi bu tâbir.

Bu tâbirin bir de ikiz kardeşi var.

Ey cân, o ikiz ama zıt anlam ifâde eden tâbir ise şudur.

" Kararlarımızın cehennem bahçesi."

Yeryüzün de insanının dokunamadığı ama hissettiği, yukardaki iki zıt anlam ifâde eden, tâbir bahçesi vardır.

Bu bahçeler de kimileri yanar da yanar ve daha sonra da yok olur gider.

Kimileri de bu bahçeler de yeşerir, yeşerdikçe de yeşerir ve şu âleme olumlu enerjiler saçarlar ve yollarına devâm ederler.

Anlamdım ey yolcu, lütfen şu sorunu tekrar sorar mısın.

Sorumuz şu ey cân.

Cehennem bahçesinin ve Cennet bahçesinin anahtarı nasıl elde edilir ?

Aslında bu sorunun cevâbını her beni Adem de hem gizlidir hem de âşikardır.

Hakîkatine bakar gör olanlar aslında bu anahtarı görür ve gerektiğin de Eûzü besmele çeker ve kullanırlar.

Hakikatine bakar kör olanlar ise mâlesef bu anahtarları karıştırır ve cehennem bahçesine odun oluverirler.

Kar/arsız olanlar arsızlık bahçesine tohum ekerler,

Ar'ı olmayanın kar gibi beyaz geleceği olmaz, k/ar gibi olanların ise ar tâcı başların da her dem şerefle taşınır.

Azîzim hak ta kararsızlık olmâz.

Hak ta ve hakîkatte kararsızlık yaparsan eğer, Allâh muhafaza bâtılın şelâlesini yakmış olursun.

Şu gelip geçen peygamberlerin hepsi ama hepsi, hak ta ve hakîkatte aslâ kararsızlık yapmadılar,

Bilakis onlar duydular inandılar amel ettiler ve yaşadılar, hem de hiç tereddüt etmediler.

Hadi şimdi karar atına bin ve hedefine doğru dört nala ilerle.

İnan o vakit altındaki at kanatlanır ve seni hedefine uçurur.

Lütfen sen sen ol, kararsızlık batağına hiç dönüşme

Vallâhi, Karasızlık bataklığın da nice cânlar gitti.

Billâhi, kararsızlık ateşin de nice canlar yandı.

Tillâhi, Kararsızlık sofrasında nice dostlar zehirlendi.

Dedik yâ Peygamberlerin hepsi kararlıydı, o yüce peygamberlerin hepsi bize, yâni yeryüzü insanına model değil miydi

Elcevâp tabi ki modeldi, o vakit bizler de o ilâhi kitapları okuyalım anlayalım ve daha sonra bedenimiz de ve ruhumuzda kararlı bir şekil de yaşayalım ve yaşatalım.

Dostlar ne siz düşün kararsızlık cehennemine ne de biz.

"Yârının keşkeleri ve pişmanlıkları, bu günün tereddütlü ve şüpheli kararlarından çıkar."

"Gül bahçesi de sen de, diken bahçesi de. Lütfen dur ve karar ver, hangi bahçeye gireceğine."

"Azîz'im! İnsan sâdece deniz de boğulmaz. Meselâ! Kararsızlık denizin de boğulan nice cânlar vâr."

"Tercihlerinle anını karartıyorsan eğer, boşuna kandil bekleme."

Anadolu’da Bugün yanlış tercihlerimiz ile, yanlış kararlarımız ve kararsızlıklarımız ile ânımızı karsrgmayalım.

Bu duygu yoğunluğuyla her birerinizi ayrı ayrı selamlıyoruz efendim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yolcu Aziz Kaya Arşivi